13 Aralık 2017 Çarşamba

GÜZEL DÖNEMİN ÇOCUKLARI! HAYDİ TANIŞALIM



Merhaba ben Yasemin
1982 İstanbul doğumluyum, Trabzonluyum.  Koç Üniversitesi'nde Ekonomi; Sabancı ve Florida Üniversite'lerinde İşletme yüksek lisans bölümlerinde okudum.  Eğitim forever (daima) diyerek, Anadolu Üniversitesi'nde Sosyoloji okumaya devam ediyorum.  Aynı zamanda Zeynep Atakan'ın eğitmenliğinde YapımLab'de (Zeyno Film) "Yapımcılık Laboratuvarı" öğrencisiyim! Çok da mutluyum!
2008 yılında kurumsal hayata atıldım.  2015 başında şirket kapanmasıyla, bu hayata mecburi olarak durak verdim.  İşte tam bu yıllardan itibaren bir yandan iş ararken, bir yandan da kendimi film izlemekten, notlar tutmaktan ve analiz etmekten kurtaramıyorum.
Bu blogun amacı, size ölmeden önce izlemeniz gereken film listesini çıkarmak değil.    Amacım sinemanın hayatımıza en kolay dokunan bir sanat olduğunu size hatırlatmak aslında.  Kendimi bu şekilde motive ederek film izlemeye başladığımda, çok farklı türde ve tatta eski filmler keşfettim.  Baktım inanılmaz keyif alıyorum, o anki ruh halime göre tür seçerek izlemeye devam ettim.  Bu filmleri unutmamak için de hepsini defterime kaydettim.  Şu an kendime saklamak istemediğim yüzlerce film var! Bu rakam her geçen gün de artıyor. 
Güzel bir dönemin çocuklarıydık, ama maalesef güzel bir dönemin yetişkinleri değiliz... Her gün katlanan kötülüklerden, yitirilmişliklerden bahsetmek istemiyorum.  Tam tersi gelin. Biraz kaybolalım, farklı dönemlere, ülkelere gidelim.  Kabarık elbiseli kadınların yaşadığı dönemlerden başlayalım, şatolarına, malikânelerine girelim.  1900’lerin başından itibaren insanların tatlı, masum ve şık hayatlarına dâhil olalım.  Türünün ilk filmlerini görelim.  Aksiyon değil, diyalogları takip edelim, yüzleri inceleyelim, gerçek oyunculukları ayırt edelim, farkında olalım.  Filmlerin de bir hikâyesini olduğunu hatırlayalım. 
Ne yazık ki sinema da yavaş yavaş yozlaşmaya, kirletilmeye başladı.  Bu sebeptendir ki sinemanın da el değmemiş ormanlarında kaybolmayı uygun gördüm.  Sizi de benimle beraber bu ormanda yürümeye davet ediyorum.  Pişman olmayacaksınız.  İnanır mısınız bunu yaparken öyle bir keyif aldım ki; yaşadığım dünyadan koptum! Hala da kopmaktayım.
Blogumda size izlediğim filmleri kendi bakış açımla yorumlamaktan ve o an merak edip araştırdıklarımı sizinle paylaşmaktan büyük keyif alacağım.  “Kendi bakış açımı”  belki biraz açmam gerekebilir.  Üzerinde düşünülmeye önem verilmeyen bazı ayrıntıları ve ”vay be” diyerek gözlemlediğim o dönem kullanılan ilk teknikleri ve diyalogları not almayı seviyorum.  1900’lerin başından günümüze dair öngörülmüş ve gerçekleşmiş bazı konuları da şaşkınlıkla fark ediyor ve onları da notlarıma ekliyorum.   Bu bile bana başlı başına keyif veriyor.
İnanır mısınız listemde daha yüzlerce film var. Keşke ömrüm olsa dünyadaki tüm kitapları okusam, tüm filmleri izlesem...

Şunu belirtmeden de bitirmek istemem; bana sinema aşkını daha küçücük bir çocukken aşılayan canım anne ve babama minnetimi anlatmak bu satırlara sığamayacaktır...


Neyse sizi çok tuttum. Haydi başlayalım!


2 yorum:

  1. Merhaba Yasemin Hanım,evet biz güzel dönemin çocuklarıyız,film kritikleriniz harika,ilk filmleri izleyip sonra yorumlarınızı okuyorum,çok hoşuma gidiyor.Ellerinize sağlık,devamının gelmesini istiyorum. Bende sizin anne babanız gibi kızıma güzel filmleri izleme fırsatı güzel kitapalrı okuma fırsatı sunacağım.Şuan 6 aylık. Tekrar teşekkürler,emeğinize sağlık. Sağlıcakla kalın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar. Mutluluk verdiniz bana! Allah bağışlasın güzel evladınızı..Benim de 13 aylık bir kızım var:) Böyle dönemde sizin gibi bilinçli babalar görebilmek ayrı bir mutluluk. Sizi tebrik ediyorum.En içten sevgi ve saygılarımla

      Sil