1982 İstanbul doğumluyum,
Trabzonluyum. Koç Üniversitesi'nde Ekonomi; Sabancı ve Florida
Üniversite'lerinde İşletme yüksek lisans bölümlerinde okudum. Eğitim forever (daima) diyerek, Anadolu Üniversitesi'nde Sosyoloji okumaya devam ediyorum. Aynı zamanda Zeynep Atakan'ın eğitmenliğinde YapımLab'de (Zeyno Film) "Yapımcılık Laboratuvarı" öğrencisiyim! Çok da mutluyum!
2008 yılında kurumsal hayata
atıldım. 2015 başında şirket kapanmasıyla, bu hayata mecburi
olarak durak verdim. İşte tam bu yıllardan itibaren bir yandan iş ararken, bir yandan da kendimi film
izlemekten, notlar tutmaktan ve analiz etmekten kurtaramıyorum.
Bu blogun amacı, size ölmeden
önce izlemeniz gereken film listesini çıkarmak değil. Amacım sinemanın
hayatımıza en kolay dokunan bir sanat olduğunu size hatırlatmak aslında.
Kendimi bu şekilde motive ederek film izlemeye başladığımda, çok farklı türde
ve tatta eski filmler keşfettim. Baktım inanılmaz keyif alıyorum, o anki
ruh halime göre tür seçerek izlemeye devam ettim. Bu filmleri unutmamak
için de hepsini defterime kaydettim. Şu an kendime saklamak istemediğim yüzlerce film var! Bu rakam
her geçen gün de artıyor.
Güzel bir dönemin çocuklarıydık,
ama maalesef güzel bir dönemin yetişkinleri değiliz... Her gün katlanan
kötülüklerden, yitirilmişliklerden bahsetmek istemiyorum. Tam tersi
gelin. Biraz kaybolalım, farklı dönemlere, ülkelere gidelim. Kabarık
elbiseli kadınların yaşadığı dönemlerden başlayalım, şatolarına, malikânelerine
girelim. 1900’lerin başından itibaren insanların tatlı, masum ve şık
hayatlarına dâhil olalım. Türünün ilk filmlerini görelim. Aksiyon değil,
diyalogları takip edelim, yüzleri inceleyelim, gerçek oyunculukları ayırt
edelim, farkında olalım. Filmlerin de bir hikâyesini olduğunu
hatırlayalım.
Ne yazık ki sinema da yavaş yavaş
yozlaşmaya, kirletilmeye başladı. Bu sebeptendir ki sinemanın da el
değmemiş ormanlarında kaybolmayı uygun gördüm. Sizi de benimle beraber bu
ormanda yürümeye davet ediyorum. Pişman olmayacaksınız. İnanır
mısınız bunu yaparken öyle bir keyif aldım ki; yaşadığım
dünyadan koptum! Hala da kopmaktayım.
Blogumda size izlediğim filmleri
kendi bakış açımla yorumlamaktan ve o an merak edip araştırdıklarımı sizinle
paylaşmaktan büyük keyif alacağım. “Kendi bakış açımı” belki biraz açmam
gerekebilir. Üzerinde düşünülmeye önem verilmeyen bazı ayrıntıları ve ”vay be” diyerek gözlemlediğim o dönem kullanılan ilk teknikleri ve diyalogları
not almayı seviyorum. 1900’lerin başından günümüze dair öngörülmüş ve
gerçekleşmiş bazı konuları da şaşkınlıkla fark ediyor ve onları da notlarıma
ekliyorum. Bu bile bana başlı başına keyif veriyor.
İnanır mısınız listemde daha
yüzlerce film var. Keşke ömrüm olsa dünyadaki tüm kitapları okusam, tüm
filmleri izlesem...
Şunu belirtmeden de bitirmek istemem; bana sinema aşkını daha küçücük bir çocukken aşılayan canım anne ve babama minnetimi anlatmak bu satırlara sığamayacaktır...
Neyse sizi çok tuttum. Haydi başlayalım!
Şunu belirtmeden de bitirmek istemem; bana sinema aşkını daha küçücük bir çocukken aşılayan canım anne ve babama minnetimi anlatmak bu satırlara sığamayacaktır...
Neyse sizi çok tuttum. Haydi başlayalım!
Merhaba Yasemin Hanım,evet biz güzel dönemin çocuklarıyız,film kritikleriniz harika,ilk filmleri izleyip sonra yorumlarınızı okuyorum,çok hoşuma gidiyor.Ellerinize sağlık,devamının gelmesini istiyorum. Bende sizin anne babanız gibi kızıma güzel filmleri izleme fırsatı güzel kitapalrı okuma fırsatı sunacağım.Şuan 6 aylık. Tekrar teşekkürler,emeğinize sağlık. Sağlıcakla kalın...
YanıtlaSilMerhabalar. Mutluluk verdiniz bana! Allah bağışlasın güzel evladınızı..Benim de 13 aylık bir kızım var:) Böyle dönemde sizin gibi bilinçli babalar görebilmek ayrı bir mutluluk. Sizi tebrik ediyorum.En içten sevgi ve saygılarımla
Sil