23 Şubat 2018 Cuma

KRAMER KRAMER'E KARŞI (KRAMER VS KRAMER)

Orijinal film adı: Kramer vs. Kramer

IMDB: 7,8 / 10

Tür: Dram

Süre: 1 sa. 45 dk.

Renk: Renkli

Yapım yılı: 1979

Ülke: ABD

Yönetmen: Robert Benton

Oyuncular: Dustin Hoffman, Meryl Streep, Jane Alexander





Favori diyalog (Quote of the film):
















Selamlar!

Kramer Kramer'e Karşı, en sevdiğim ve en özel bulduğum filmdir.  Özel olmasının sebebi, babamın anneme nişanlıyken aldığı ilk hediye bu filmin uyarlandığı romandır:) Kitabı ne zaman okuyabilirim diye sorduğumda, annem hep "genç kız olunca" derdi.  Sanırım genç kızlığa geçişte sabırsızlık yaşamanın sebeplerinden biridir bu güzel roman:)  Fakat yine de sabredemeyip romanı 10 yaşımın sonlarında okumuştum. Ve hayran kalmıştım.



İleride "genç kız" olup film uyarlamasını izlediğimde ise senaryonun yanısıra iki oyuncuya hayran kalacaktım: Dustin Hoffman ve Meryl Streep!

Meryl Streep ve Dustin Hoffman
Film, bir boşanma konusunun etraflıca ele alındığı ilk filmlerden biri olma özelliğini göstermektedir. Avery Corman'ın orijinal romanından uyarlanan film, Robert  Benson yani yönetmenin kendisi tarafından senaryolaştırılmıştır. Filmin yönetmenliği için ilk teklif, bir önceki "Jules & Jim" filminden hatırlayacağız François Truffaut'a edilmiştir. Kendisi üzerinde çalıştığı başka bir proje için teklifi reddetmek durumunda kalıp senaryo yazarı Robert Benson'ı yönetmen olarak da önerir. Ve yönetmen Benson olur. Robert Benson, 2 meşhur filmin de senaryo yazarlığını yapmıştır: Bonnie and Clyde (1967) ve Superman  (1978).  
Robert Benson
Benson, çekimler başladıktan sonra her sahne çekiminde senaryo üzerinde kendisiyle birlikte titizlikle çalışan Dustin Hoffman için, senaryoyu birlikte yazdıklarını söyler ve ona senaryo ortaklığını teklif eder. Zaten Hoffman'ın tüm filmlerine büyük bir incelik ve titizlikle yaklaştığı bilinir.  Dustin Hoffman ise bu kibar teklifi reddeder.  
Her iki muhteşem oyuncu Hoffman ve Meryl Streep de filmi çok içselleştirir ve senaryoya müdahele eder aslında.  Sebebi ise filmin çekimleri sırasında her ikisinin de hayatlarının benzer zor dönemlerden geçmesidir.  Film çekim süresince Streep, "Baba" filminden hatırlayacağınız aktör sevgilisi John Cazale'nin kanserden ölümünün acısını hala içinde taşımaktadır.  Aynı zamanda hamiledir de!

John Cazale
Diğer yandan Hoffman ise şansa bakınız ki boşanma hazırlıkları içerisindedir.  Bu iyi bir şans mıdır bilinmez ama boşanma evresini birebir yaşamakta olduğu için senaryo yazımında gerçekten de Benson'a büyük katkı sağlamıştır.  Hangi karelerde bu ikinin katkı sağladığını ileride detaylı bahsedeceğim.  

Tüm zamanlarından en iyi aile dramlarından biri kabul edilen Kramer Kramer'e Karşı onlarca film otoritesinin ödüllerine de layık görülmüştür.  Özellikle Hoffman ve Streep, en iyi erkek ve kadın oyuncu dalında Oscar, Golden Globe, ve daha birçok film ödüllerinin sahibi olmuştur.  Filmdeki minik oyuncumuz 8 yaşında olan Justin Henry ise sinema tarihinde Oscar'a en küçük yaşta aday olan oyuncu ünvanını almıştır.  8 milyon Dolar bütçeyle çekilen film, 106 milyon Dolar gişe hasılatı yaparak döneminin en karlı filmi olma özelliğini de taşır.  

Justin Henry & Meryl Streep 
Filmin tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olmasının nedeni aslında set arkasında ciddi bir ekip çalışmasının olmasıdır. Beyazperdeye ilk adımını atan minik Justin'in ekrandaki inandırıcılığı arttırılsın diye yönetmen Benson onun çoğu sahnede doğaçlama yapmasına izin vermiştir.  Hatta Justin filmin sonlarında babasından ayrılacağını öğrendiğinde gerçekten ağlamaktadır.  Bu sahnede Benson ona kötü bir şey düşünmesini ve o duyguyla yoğunlaşmasına dair öneride bulunmuştur. Çekimler boyunca minik Justin'e Hoffman ve Streep de fazlaca destek olur ve onunla bolca vakit geçirerek bir kimya oluşturmaya çalışır.  Hatta set içerisinde espri olarak Hoffman ve Streep sıkça Justin'e eğer gerçekten seçim yapsan kimi seçerdin diye sürekli sorar ve set ekibini bolca güldürür.  Bir gün Hoffman Justin'den gerçek bir cevap beklediğini söyleyince Justin Streep'i seçtiğini çünkü onun kendisine çok nazik olduğunu söyler:)  Bunun üzerine Hoffman, O'nunla sette 4 hafta kal da bakalım yine seçimin bu şekilde mi olur diye espri yapar. İkilinin aslında set arkasında zor zamanlar geçirdikleri söylenir. Özellikle Hoffman çok hırslıdır.  Ama Streep de öyledir.  Hatta o dönem medyada daha film yayına girmeden çekimler esnasında Streep'in Hoffman'dan sahne çalmaya çalışıp, senaryoya da müdahele edip, onu ikinci plana atmaya çalıştığına dair haberler çıkar.  Maalesef Hoffman da bu haberlerden etkilenir. Aslında her iki oyuncu da sadece filmin iyiliği için uğraş vermektedir.  Hoffman bir röportajında Streep'in senaryo müdahelelerini itici bulduğunu ama günün sonunda bunu filmin gerçekten inandırıcılığına katkı sağladığı için yaptığını anladığını söyler.  Hoffman'a göre Streep'le çalışmak zordur ama ona son derece de saygı duyduğunu her fırsatta dile getirir.  Biraz da Streep'i dinleyelim:) Streep'e göre ise Hoffman'ın fikirleri gerçekten dahiyanedir.  Fakat Hoffman onu çekimler sırasında oldukça zorlar ve ona karşı sinirli olduğunu hissettirmekten çekinmez.  Hatta bir sahnede Streep'in role girmesi için ona el bile kaldırır!  Streep bu azme saygı duyduğunu dile getirse de Hoffman ile bir daha asla aynı filmde rol almayacağını da ekler.  Bence de Hoffman biraz ileri gitmiştir. Ama bu mücadele bize muhteşem bir geri dönüş olmuştur. 



Filmin konusuna gelirsek:

Konu:
Ted Kramer başarılı bir reklamcı fakat ihmalkar bir aile babasıdır.  İşin kötü tarafı da bu durumun maalesef farkında değildir. Ona göre kendisi eve ekmek getiren, eşi Joanna ise ev ile ilgilenen ve evde kalması gereken kişidir. Joanna Kramer sanat okumasına rağmen evlendikten sonra iş hayatına atılamamış, annelik ve ev hanımlığı görevini "mecburen" üstlenmiş mutsuz bir kadındır.  Zaman zaman çalışmak istediğini hatta mutsuz olduğunu eşine söylemeye çalışsa da Ted her seferinde bunu kulak ardı etmiştir.  Sonunda bir gün Joanna'nın canına tak eder, ve eşyalarını toplayarak evi terkeder.  Hem de 5,5 yaşındaki minicik Billy'i ardında bırakarak...
Daha önce ev ve çocuğunun işleri ile hiç alakası olmayan Ted için bu tam bir dönüm noktası olur.  Bir taraftan doruğunda olduğu kariyerini yönetmeye çalışırken bir taraftan da oğluyla yaşamlarını bir düzene oturtmaya çalışır.  Joanna'nın eve döneceğine dair umudunu ise kaybetmez.  Fakat işler hiç de Ted'in umduğu gibi gitmez.  Joanna evinin yanısıra şehri de terkeder.  Ted hem kendine hem oğluna hem de kariyerine bakabileceğine inandığı an ise Joanna birden çıkagelir ve oğlunu yanına almak istediğini söyler.  Ve Kramer'ler tatlı Billy için karşı karşıya geliverir.

Keyifli seyirler dilerim! 

Bilgi ve yorumlar (SPOILER ALERT – Filmi izledikten sonra okumanızı öneririm!)

Sizi yormayan ve derinden etkileyen hayatın içinden bir dramdır Kramer Kramer'e Karşı. Her ne kadar Kramer çiftinin dramı olarak gözükse de aslında minik Billy'nin dramıdır.  
Ve Ted Kramer'in, oğlu ve kendi için mücadelesine içtenlikle üzülürsünüz. Bu film beni gerçekten çok üzer...Hatta şöyle söyleyeyim filmin başında Dustin Hoffman'ı görür görmez gözlerim dolar, neden bilmiyorum:)))

Joanna'nın bavulunu hazırlarken en üste Billy'nin kirli bluzunu koyması çok dokunaklıdır.  Çocuğunun kokusunu da yanında götürmek ister Joanna.  Fakat Ted ile tartıştıktan sonra bavulunu ardında bırakarak gider.  Kendi kurtuluşu için Billy'den bile vazgeçebileceğini anlarız böylelikle. 


Ted aslında mantıklı bir insandır.  Başından beri aslında Joanna'nın mutsuz olduğunun ve kendisinin de bencil olduğunu bilinçaltında farkındadır.  Ama karısını çok da sevmektedir.  Bence bu sebeptendir ki sevgisinin karşılıklı olduğunu düşünerek karısının ona müsama göstereceğini düşünür.  İşler planlandığı gibi gitmeyip Joanna evi terkettiğinde ise onun geri döneceğine de inanır bir süre.  Ta ki Joanna'dan Billy'e gelen mektubu okuyana dek.  Ümidini artık tamamen kesen Ted, evde Joanna'nın tüm fotoğraflarını ve eşyalarını kaldırır, ve artık tek başına ilerleyecek olduğunun farkına iyice varır.  Billy'nin ise gizlice o kutuların birinden annesinin bir fotoğrafını alıp odasında saklaması çok dokunaklıdır.  Ted'in o fotoğrafı bulduğunda ise bencilce davranmayıp, büyüklük göstererek fotoğrafı Billy'nin başucuna koyması ise takdire şayandır.  Oğlunun özlemine bile destek olduğunu bir şekilde minik Billy'e hissettirir.


Minik Billy bence herkesin sahip olmak isteyeceği gerçekten çok tatlı ve mantıklı bir ufaklıktır.  Buradan Joanna'nın onu tek başına çok iyi yetiştirdiğini ve çok iyi annelik yaptığını da çıkarabiliriz aslında.  Filmin başında Streep kıpkırmızı gözler ve yanaklarla oğlunun yatağının başucunda onu ne kadar sevdiğini söyler.  Bu bir vedadır ve Billy de anlar.  Çocuklar anne ve babalarına dair her şeyi hisseder.  Ve evet Billy de hisseder ve annesine sabah görüşürüz diyerek aslında sessizce kalmasını ister bence...Annesinin onun terkettiğini babasından öğrendiği andan itibaren de durumu büyük bir olgunlukla karşılar ve asla ağlamaz.  Yaşının gereği babasına yaptığı agresifliklerle ve eleştirileriyle tabi ki annesini özlediğini ve istediğini anlarız ama Ted aslında çok da şanslı bir babadır.  Ama Ted'in kendisi de pırlantadır.  Minik Billy'e bir yetişkin gibi davranır.  Ona her konuda anlayacağı şekilde açıklama yapar ve hiçbir konuyu da ondan saklamaz. Ted üstlenmek zorunda kaldığı sorumluluk alanlarından da asla kaçmaz.  Bir süre sonra kariyer-özel hayat önceliğinde önceliği oğluna verir.  Onun her sıkıntısında ve ihtiyacında yanında olmaya çabalarken, işinde verimsiz olmaya başlar.  Arkadaşı (?) da olmasına rağmen patronu bu duruma anlayış göstermez ve onu bir gün kovar.  

Terkedilişin yaşandığı sabahta Billy ve Ted'in kahvaltı hazırlık süreci ile 18 ay sonra aynı sürecin filmin sonunda bize tekrar gösteriliyor olması aslında aradan geçen zamanda ikilinin bu işi başardığının göstergesidir.  Çok sevimli ve gerçekçi bir göstergedir bu.  Bardaktaki Ted yazısı bize o zamana kadar Ted'in ailede bireysel bir rolü olduğunu anlatmaya çalışır. Ted'in bardağı bile ayrıdır.  Ama sonunda Ted bardağından geniş bir kaseye geçerek artık bir ekip olduklarını gösterir.

Baba-oğul ilk kahvaltı

Baba-oğul 18 ay sonra
Filmin belki de en önemli objeleri aynı zamanda bize çok şey de anlatan iki Kramer'e ait trençkotlardır:)  Ve inanır mısınız bize o kadar güzel bir karakter analizi sunarlar ki!
Film, Ted'in patronuna artık şirkette iyi bir pozisyona geldiğinde herkesin konumuna gösterge olarak bir Burberry trençkot almasını söylediğini ve kendisinin elleri titreyerek de olsa pahalı trençkot için çek yazdığını anlatmasıyla başlar.  Yalnız hikaye öyle bir yerde kesilir ki Ted'in o trençkotu alıp almadığını anlayamayız.  Burberry trençkot aslında Ted'in başarı göstergesidir.  Ve başarıyı giymek için Burberry trençkotu da giymesi gerekir kendince.  Öte yandan kontrolcü ve serinkanlı Joanna'nın filmin başından beri aynı Burberry trençkotu taşıdığını ve giydiğini görürsünüz. Joanna'nın bavulunun üzerinde, Ted'i terkederken elinde (hatta bavulunu bırakır ama trençkotunu bırakmaz), Billy'i gizlice izlerken üzerinde, Billy ile buluştuğunda üzerinde, hatta mahkeme salonunda da trençkotun yanında asıldığını görürsünüz. 





Zavallı Ted'in ise Joanna onu terkettikten sonra Burberry görünümlü bir trençkot giydiğini görürürüz!  Demek ki Ted başından beri o trençkota sahip olamamıştır.  



Bu trençkotun bize anlatmak istediği çok nettir.  Kariyer açısından bakıldığında aslında Joanna'nın soğukkanlı, azimli ve kontrollü karakterinden dolayı başarıyı Ted'den daha çok hakettiğini ve asla elinden o başarı sembolünü yani Burberry trençkotunu düşürmediğini görürürüz.  Öte yandan Ted, ne kadar iş odaklı ve başarılı olsa da dağınık bir insandır.  Roller değişmiştir artık.  Ted iyi bir ebeveyne dönüşürken, Joanna başarısız bir anne ama başarılı bir iş kadını oluverir.  Filmin trençkotu içeren en acıklı sahnesi ise, Ted'in herkesin yılbaşı partisini kutladığı ofis ortamında, elinde Burberry olmayan trençkotuyla hüzünle ve umutla düşük pozisyonlu bir iş için teklif beklediği sahnedir. Ted kariyerinde ciddi bir inişe geçmiş ama muhteşem bir baba olmuştur elindeki çakma Burberry trençkotuyla.  Bu sahne beni çok ağlatır:)  


Tahmin de edersiniz bu filmden sonra Burberry trençkot oldukça moda olmuştur.  Özellikle Streep'in kahve ve toz renklerin hakim olduğu yalın stili de yine çokça konuşulmuştur.

Bir Columbia Pictures yapımı olan filmde, sizce Ted'in en zor zamanında kim imdada yetişir. Tabi ki Columbia Pictures! :)) Evet Ted'e en son işini veren şirket Columbia Pictures'tır.  İşi aldıktan sonra Ted'in oğlunu şirkete getirtip, bize harika manzaralı ofis ortamlarını da göstermekten de geri kalmaz Columbia Pictures:)



Film sadece modayı etkilemekle kalmamış birçok baba-oğul temalı filme de ilham kaynağı olmuştur.  Bence bunlardan en belirgini Muccino'nun 2006 "The Pursuit of Happiness" filmidir.
  
The Pursuit of Happiness, Will Smith (2006)

The Pursuit of Happiness, Will Smith (2006)
Filmin başında Joanna'ya destek olduğunun altını çizen alt komşu Margaret, zamanla Ted'in en yakın arkadaşı oluverir.  Kendisi de eşi tarafından terk edilmiş ve bekar bir anne olan Margaret, Ted'in kısa zaman içerisinde babalık görevini mükemmel bir şekilde üstlenmesine hayran olur. Mahkemede de Ted'in artık çok değiştiğini Joanna'ya bağırarak söylemeye çalışır.  En yakından arkadaşından bunu duymak Joanna'yı oldukça şaşırtır.  Gerçekten filmin başında bize Joanna tarafından "duyarsız" olarak aktarılan Ted aslında empati yeteneği oldukça güçlü, anlayışlı ve saygılı bir insan olmuştur.  Mahkemede de Ted, Joanna'yı anladığından ve saygı duyduğundan bahseder.  Kendisi gibi onun da eşit haklara sahip olduğunu ama Joanna'nın Billy'nin annesi diye onun da kötü bir ebeveyn olmadığını anlatmaya çalışır.  Keşke zamanında işleri değiştirmek için birşeyler yapsaydım diyerek pişmanlığını da dile getirir.  Film boyunca Ted, Billy'e de annesini asla kötülemez ve annesinin nedenlerini de ona o kadar güzel anlatır ki...Belki de Billy bu sebepten babasına gerçekten aşık olur.



Filmin en cüretkar ve komik sahnelerinden biri Ted'in geceyi birlikte geçirdiği iş arkadaşı Phyllis ile minik Billy'nin evin holünde karşılaştığı sahnedir.  Phyllis'in bu sahnede üzerinde sadece gözlüğü vardır ve Billy'i gördüğünde neresini kapatacağına karar veremez:)  Phyllis rolünde izlediğimiz muhteşem vücutlu Jobeth Williams'ın bu beyazperdedeki ilk sahnesidir:)  


Dustin Hoffman özellikle bir sahnenin çekiminde Streep'e son derece sinirli olduğunu anlatır yıllar sonra. Streep se o dönem bu siniri anlamsız bulduğunu söyler.  Ona göre sanki ikili bir tenis turnavasında finale kalmış mücadele ediyordur ama Streep tenisten de anlamadığını ekler sonunda:)  Bana kalırsa bir yandan basında çıkan yorumlar, bir yandan Hoffman'ın iş azmi ve hırsı, bir yandan Streep'in de kendi gibi filme müdahele ediyor olması ama en önemlisi Hoffman'ın kendisinin de boşanıyor olması, Streep'e karşı bir öfke duymasını tetiklemiş olabilir. Ama durup filme de baktığımızda, Hoffman'a kıyasla rolü oldukça kısa olmasına rağmen, Streep gerçekten de inanılmaz oyunculuğuyla filme hakimdir. Hofman karşısında bu büyük bir başarıdır.  

Ted ve Joanna'nın 18 ay sonra bir araya geldiği sahnede Hoffman öyle bir şey yapar ki, Streep yine de profesyonelliği bırakmadan rolünde kalır ve sahnenin çekimi kesintisiz tamamlanır. Hoffman sinirle kalktığı masadan birden önünde duran şarap bardağını duvara çarpar.  Normalde senaryoda böyle bir hareket yoktur.  Hoffman ise bunu planlamıştır ve yapacağını sadece kameramana söyler ki o da bardağın hareketini kaçırmasın:)  Bu sahnede Streep'in irkilmesi ve ardından sinirle elleriyle yüzünü tutması gerçektir anlayacağınız:)


Filmin senaryosuna Meryl Streep'in de katkı sağladığından bahsetmiştim.  Streep mevcut senaryoda Joanna'nın neden evi terk ettiğinin sebebinin net verilmediğini iddia eder. Özellikle mahkemede kendini ifade ettiği bölümler kendine göre eksiktir.  Yönetmen Benson ise bunun üzerine o kısmı Streep'in kendisinin yazmasını ister.  Streep öyle gerçekçi ifade eder ki Joanna'nın iç dünyasını, Benson tek kelime bile düzeltmeden olduğu gibi çekime alır senaryoyu. Bu sahne bir kadın olarak beni de çok etkilemiştir.  İnsan olarak bir kadının da "kendi" olması için verdiği çaba ve bu amaç uğrunda oğlundan uzak kalmanın verdiği derin acı...ve tabi hayat boyu bu kaçışın açtığı derin yara ve pişmanlık...


Ted, mahkemeyi kaybettiğinde tekrar dava açmak istemez.  Çünkü o zaman Billy'i de mahkemeye sürüklemek zorunda kalacaktır.  Oğluna o kadar saygı gösterir ve ona kıyamaz ki, sırf çocuğun huzuru ve sağlığı için ondan vazgeçmeyi göze alır.  Ne kadar saygı duyulması gereken bir karar öyle değil mi?  Billy'nin ise annesini beklediği son sahnede babasına sıkıca sarılması ve sessizce içtenlikle ağlaması çok dokunaklıdır. Ted yine büyük bir olgunlukla cevap verir oğlunun hüznüne. İşte bu sahnede Billy yani Justin Henry gerçekten ağlamaktadır.


Streep'in çekimler esnasında hamile olduğundan bahsetmiştim.  Filmin son karesinde Streep'in karnı artık o kadar belirginleşmiştir ki, Streep'i kuşaklı bir paltoyla görürürüz.  Paltonun markası yine Burberry'dir!


Filmin sonu o kadar etkileyici ki. Terkedilişinden beri eşine anlayış ve saygıyla yaklaşan Ted, Joanna'nın herşeyin sonunda aldığı karar karşısında ona bir kere daha hayran olur.  Joanna da artık Ted'in oğullarına olan derin sevgi ve saygısını farketmiştir ve onu iyi yetiştireceğinden emindir.  Ted'in artık kendisine duyduğu saygıyı da farketmiştir.  Asansörde onun görünümü için Ted harika yorumunu yaptığında Ted'in gözleri o kadar derin ve güzel bakar ki, ah Joanna şu adama tekrar bir şans versen demekten kendinizi alamazsınız.  Belki de vermiştir kimbilir?!  Ted daha iyisini hakediyor diye düşünenler için ise, aldığı bu büyük kararı kolay kolay Joanna gibi kimsenin veremeyeceğini de hatırlatmak isterim...

Keyifle kalın.























































Kaynaklar
https://clothesonfilm.com/kramer-vs-kramer-meryl-streep-in-a-burberry-trench-coat/27897/
www.imdb.com