IMDB: 8,1 / 10
Tür: Dram, Spor
Süre: 2 sa.
Renk: Renkli
Yapım yılı: 1976
Ülke: ABD
Yönetmen: John G.Avildsen
Yazar: Sylvester Stallone
Oyuncular: Sylvester Stallone, Talia Shire, Burt Young
Favori diyalog (Quote of the film):
Selamlar!
Rocky deyince aklınıza ilk gelen bir kere dinlediniz mi, tüm gün mırıldanacağınız müziği değil mi? Şu an yazarken bile mırıldanıyorum. 😉 E buyrun dinleyin o zaman, sonra başlayalım. 😊
Rocky I Sountrack
Her 10 kişiden 10'unun da Rocky'i izlediği günümüzde, bu klasiği sizlerle paylaşmasaydım kendimi çooook kötü hissederdim. Çünkü bu film daha küçücük bir çocukken gözlerimi patlatarak şaşkınlıkla izlediğim, yer yer gözlerimi kapadığım ve Rocky'i minicik yaşımda idol yaptığım çocukluğumdur benim. 😊 Kimin değil ki? Sizlerle belki de daha önce okumadığınız bilgileri de paylaşarak, bu eşsiz yapıta daha da saygı duymanızı sağlarsam ne mutlu bana...
Buyrun başlayalım o zaman!
İtalyan asıllı sevgili Michael Sylvester Gardenzio Stallone (biz kısaca Slyvester Stallone diye tanıyoruz) çok sevdiği oyunculuğa ilk adımı Miami Üniversitesi tiyatro bölümünü seçerek atmış olur.
Fakat okuluna uyum sağlayamaz ve 2 sene sonra terk eder. Stallone kuralların insanı değil gibidir. Öyle ki; üniversiteden önce de 12 kez okul değiştirmek zorunda kalmıştır. Ama azimlidir. Sinema için birşey yapmalıdır. Bu hayatta ona sinemadan daha fazla hiçbir şey zevk vermeyecektir. Bundan emindir. Ama beş parasızdır da. Öyle ki; kirasını ödeyemediği için evinden atılır ve 3 hafta boyunca sokakta otobüs duraklarında uyumak zorunda kalır. Hem de kışın ortasında! Bir akşam yine durakta uyumaya hazırlanırken bir ilan gözüne ilişir: oyuncu aranıyordur. Önünde 2 seçenek vardır: Artık yaşamak için ya hırsızlık yapacak ya da sadece $200 karşılığında bu filmde rol alacaktır. Film pornodur maalesef...Stallone filmi tercih eder. (The Party at Kitty and Stud's,1970)
Stallone, Rocky filminden sonra ünlenince, yer aldığı bu film tabi ki karşısına getirilir. Filmin yapımcısı ondan film hakları için tam $100.000 talep eder. Ama Stallone film için 2 cent bile vermeyeceğini söyler. :) Film haliyle yayılır. Hatta sinema salonlarında bileti kişi başı tam $10.000'a gösterilir! Stallone'un buna çok güzel ve yerinde bir cevabı olacaktır: "Tanrım! $10.000'a filmi unutun. Ben bizzat gelirim oraya!" 😆 Geçmişinden utanmayan büyük bir aktördür Stallone. Çok da usta bir senaryo yazarıdır. Bu konudan bahsedeceğim.
Yer aldığı bu porno filmden sonra 1971'de erotik konseptli bir tiyatro oyununda da yer alır ve 23 kere performans sergiler. Stallone gerçekten güçlüdür. Bu can sıkıcı tecrübeleri onda yıkım yaratmaz. Aksine daha da hırslanır sinema kariyeri için. Ne yapar ne eder, kovalar ve küçük roller kapmayı başırır birçok filmde. Üstelik bu filmlerden biri de Woody Allen'in "Zorla Kahraman (Bananas)" filmidir. 1973'te ilk uzun soluklu oyunculuk performansını sergileme fırsatıNI da yakalar:
Hayatını ufak rollerle idame ettirmeye devam eden Stallone, bir akşam dışarda takılırken Muhammed Ali ve Chuck Wepner boks maçına denk gelir ve nerede olduğunu unutarak heyecanla izler. Maç bitince hızla koşarak evine gider. Ve aradan 3 gün geçtikten sonra dışarı adımını atar: elinde koca bir senaryo ile!! Evet, Rocky filminin senaryo yazarı Sylvester Stallone'un ta kendisidir ve aktör bunu sadece 3 gün boyunca evine kapanarak yazmıştır. Stallone elinde tüm kalbini akıttığı senaryosu ile stüdyoları gezmeye başlar. Amacı yazdığı bu senaryonun çekilecek filminde de bizzat başrolü oynamaktır. Bunun aksini kesinlikle kabul etmeyeceğine dair söz verir kendine. Bu esnada bazı filmler için seçmelere katılmaya da devam eder. Yine böyle bir günde bir seçmede yolu yapımcı Irwin
Winkler ve Robert Chartoff ile kesişir. Stallone performansını sergiledikten sonra maalesef kabul alamaz. Tam teşekkür edip çıkarken yarım ağız yazar da olduğunu söyleyiverir. Birbirlerine bakan Winkler ve Chartoff bu İtalyan asıllı ilginç karizması olan adamın ne yazdığını merak eder. Bunun üzerine Stallone onlarla Rocky senaryosunu paylaşıverir.
Irwin
Winkler and Robert Chartoff, o dönem yüksek bütçeli olan Martin Scorsese'nin "New York, New York (1977)" müzikalinin yapımıyla uğraşmaktadır ve bir sonraki film projelerinin düşük bütçeli olması işlerine çok gelecektir aslında. Ömürlerinde daha önce hiç profesyonel boks maçı ya da filmi izlememiş olan ikili, bu genç aktörün senaryosunun derinliğine çok inanır ve aktöre senaryosu için $350.000 teklif eder. Fakat Stallone şartını hemen söyler: başrolde kendisi oynayacaktır...İkili aslında ünlü bir ismin projede yer almasını tercih etse de senaryodan vazgeçemeyeceklerini anlar ve Stallone'un bu teklifini kabul ederler. Ama bir şartla: Stallone filmin senaryo yazarlığına çalışmalar dahilinde ücretsiz devam edecektir. Küçük bir şart gibi görünse de Stallone, senaryosunu tam 9 kere elden geçirir. Zaten Stallone'un bu şartı kabul etmekten başka çaresi yoktur çünkü yine o kadar parasız kalmıştır ki çok sevdiği köpeği Butkus'u satmak zorunda kalmıştır:( Parasını alır almaz da ilk iş köpeğini geri alacaktır Stallone. Hatta Rocky filminde de zor zamanlarında daima yanında olan tek gerçek dostu Butkus'u oynatacaktır:)
1976 yılının en yüksek gişe hasılatına sahip olan Rocky (225 milyon Dolar), dünyanın ilk Oscar kazanan spor temalı filmidir. (En iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi montaj). Ve aynı zamanda yine sinema tarihinde Oscar alan ve devamı en çok çekilen film olmuştur: Rocky II (1979), Rocky III (1982), Rocky IV (1985), Rocky V (1990), Rocky Balboa (2006) ve Creed (2015). Aktörümüz şu sıralar inanır mısınız bir diğer seri filmi olan Rambo serisinin son filmine hazırlanmaktadır:)
Ne dersiniz, artık filmimize başlayalım mı? Ama önce konu: 😉
Konu:
Rock Balboa, günün birinde hayalinin gerçekleşmesini bekleyen ve geçimini şehrin yerel kulüplerinde küçük çaplı boks maçlarıyla sağlamaya çalışan fakir bir amatör boksördür. Rocky balığı ve iki kaplumbağası ile birlikte Philadelphia'nın Pensilvanya eyaletinde ufacık tek odalı bir apartman dairesinde yaşar. Yumuşacık kalpli Rocky'nin hayattaki tek korkusu işe yaramaz bir serseri gibi ölmektir. Bunun olmaması için de profesyonel bir boksör olmaya çalışmaktadır. Yerel boks kulübünde çıktığı çoğu maçı kazansa da kulübün antrenörü Mick ona inanmamakta ve ona arka çıkmamaktadır. Bunu hisseden ve boşluğa düşen Rocky de geçimini sağlamak bir yandan da tefeci Gazzo'nun borç toplama işini üstüne almıştır. Fakat bu hareketi Mick'i ondan daha da uzaklaştıracaktır. Rocky, bir petshop'ta çalışan, arkadaşı Paulie'nin kız kardeşi Adrien'dan da çok hoşlanmakta ama ne yaparsa yapsın genç kadından yüz alamamaktadır. Sonunda Paulie sayesinde Adrien'ın kalbini kazanan Rocky'nin ayağına öyle bir fırsat gelir ki kendisi bile bunu ilk duyduğunda kabul etmek istemez: Dünya ağır siklet şampiyonu Apollu Creed bir gala maçında rakip olarak onu kendisine seçmiştir! Peki Rocky bu maçın üstesinden gelip bir efsane olabilecek midir? Bu yalnız ve iyi kalpli adama kimler destek olacaktır?
Rocky Balboa, Sylvester Stallone'un ta kendisidir aslında. Rocky'nin mesleğinde yaşadığı hayal kırıklıkları; Stallone'un oyunculuk kariyerindeki hüsranlardır. Bir röportajında şöyle anlatır: Kendi hikayemi aldım ve Rocky Balboa'nın bedenine enjekte ettim. Çünkü düşündüm ki hiç kimse bir aktör/yazar olarak benim yaşadığım zorlukları dinlemekle veya okumakla veya izlemekle ilgilenmeyecek. Kimse benimle bizzat empati kuramayacaktı." Stallone kesinlikle haklıydı...
Filmimiz Rocky'nin yerel kulüplerin birinde düzenlenmiş paralı bir boks maçıyla başlar. Rakibi agresif olan Rocky, adam iyice çizgiden çıkınca, o da dayanamaz ve hırsla adamı knock out eder.
Soyunma odalarında yaraları içinde bekleyen iki sporcunun görüntüsü gerçekten de içler acısıdır. Sanki ikili biraz önce ringte ölesiye mücadele eden boksörler değildir. Kulübün sahibi gelir ve boksörlerine paralarını verir. Burada Rocky'nin acıklı ve yılgın bakışı gerçekten de çok şey anlatır bize. İstediği bu değildir...
Parasını alan Rocky yılgın bir şekilde tek odalı minicik apartman dairesine gelir. Evinde 2 aynanın karşısına geçince çocukluk fotoğrafını elini alır ve aynada yansımasına
bakar. Sanki çocukken hayal ettiğim hayat bu değil der gibidir.
Yazar: Sylvester Stallone
Oyuncular: Sylvester Stallone, Talia Shire, Burt Young
Favori diyalog (Quote of the film):
Selamlar!
Rocky deyince aklınıza ilk gelen bir kere dinlediniz mi, tüm gün mırıldanacağınız müziği değil mi? Şu an yazarken bile mırıldanıyorum. 😉 E buyrun dinleyin o zaman, sonra başlayalım. 😊
Rocky I Sountrack
Her 10 kişiden 10'unun da Rocky'i izlediği günümüzde, bu klasiği sizlerle paylaşmasaydım kendimi çooook kötü hissederdim. Çünkü bu film daha küçücük bir çocukken gözlerimi patlatarak şaşkınlıkla izlediğim, yer yer gözlerimi kapadığım ve Rocky'i minicik yaşımda idol yaptığım çocukluğumdur benim. 😊 Kimin değil ki? Sizlerle belki de daha önce okumadığınız bilgileri de paylaşarak, bu eşsiz yapıta daha da saygı duymanızı sağlarsam ne mutlu bana...
Buyrun başlayalım o zaman!
İtalyan asıllı sevgili Michael Sylvester Gardenzio Stallone (biz kısaca Slyvester Stallone diye tanıyoruz) çok sevdiği oyunculuğa ilk adımı Miami Üniversitesi tiyatro bölümünü seçerek atmış olur.
Sylvester Stallone |
Stallone, Rocky filminden sonra ünlenince, yer aldığı bu film tabi ki karşısına getirilir. Filmin yapımcısı ondan film hakları için tam $100.000 talep eder. Ama Stallone film için 2 cent bile vermeyeceğini söyler. :) Film haliyle yayılır. Hatta sinema salonlarında bileti kişi başı tam $10.000'a gösterilir! Stallone'un buna çok güzel ve yerinde bir cevabı olacaktır: "Tanrım! $10.000'a filmi unutun. Ben bizzat gelirim oraya!" 😆 Geçmişinden utanmayan büyük bir aktördür Stallone. Çok da usta bir senaryo yazarıdır. Bu konudan bahsedeceğim.
Yer aldığı bu porno filmden sonra 1971'de erotik konseptli bir tiyatro oyununda da yer alır ve 23 kere performans sergiler. Stallone gerçekten güçlüdür. Bu can sıkıcı tecrübeleri onda yıkım yaratmaz. Aksine daha da hırslanır sinema kariyeri için. Ne yapar ne eder, kovalar ve küçük roller kapmayı başırır birçok filmde. Üstelik bu filmlerden biri de Woody Allen'in "Zorla Kahraman (Bananas)" filmidir. 1973'te ilk uzun soluklu oyunculuk performansını sergileme fırsatıNI da yakalar:
Irwin Winkler |
Robert Chartoff |
Stallone & Butkus |
Ve Stallone artık hayatının fırsatını yakalamıştır. Yazdığı ilk senaryosu filme çekilecek ve kendi de başrol oynayacaktır. Filmin yönetmeni John G. Avildsen seçilir. Avildsen son Rocky filmini de yönetecektir. Aradaki tüm diğer Rocky film serilerini ise bizzat Stallone kendi yönetmiştir. Avildsen, Rocky filmiyle ilk ve tek Oscar heykelini de kucaklayacaktır. Rocky filminden sonra Avildsen, "Karate Kid" filmi ile de çok ses getirir.
Stallone & John Avildsen |
Sylvester Stallone, büyük ustalar Charlie Chaplin ve Orson Welles'ten sonra sinema tarihinde aynı anda 2 farklı kategoride Oscar adaylığı kazanan 3 aktörden biri olmayı başarır. (En iyi erkek oyuncu ve en iyi senaryo)
1976 yılının en yüksek gişe hasılatına sahip olan Rocky (225 milyon Dolar), dünyanın ilk Oscar kazanan spor temalı filmidir. (En iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi montaj). Ve aynı zamanda yine sinema tarihinde Oscar alan ve devamı en çok çekilen film olmuştur: Rocky II (1979), Rocky III (1982), Rocky IV (1985), Rocky V (1990), Rocky Balboa (2006) ve Creed (2015). Aktörümüz şu sıralar inanır mısınız bir diğer seri filmi olan Rambo serisinin son filmine hazırlanmaktadır:)
Ne dersiniz, artık filmimize başlayalım mı? Ama önce konu: 😉
Konu:
Rock Balboa, günün birinde hayalinin gerçekleşmesini bekleyen ve geçimini şehrin yerel kulüplerinde küçük çaplı boks maçlarıyla sağlamaya çalışan fakir bir amatör boksördür. Rocky balığı ve iki kaplumbağası ile birlikte Philadelphia'nın Pensilvanya eyaletinde ufacık tek odalı bir apartman dairesinde yaşar. Yumuşacık kalpli Rocky'nin hayattaki tek korkusu işe yaramaz bir serseri gibi ölmektir. Bunun olmaması için de profesyonel bir boksör olmaya çalışmaktadır. Yerel boks kulübünde çıktığı çoğu maçı kazansa da kulübün antrenörü Mick ona inanmamakta ve ona arka çıkmamaktadır. Bunu hisseden ve boşluğa düşen Rocky de geçimini sağlamak bir yandan da tefeci Gazzo'nun borç toplama işini üstüne almıştır. Fakat bu hareketi Mick'i ondan daha da uzaklaştıracaktır. Rocky, bir petshop'ta çalışan, arkadaşı Paulie'nin kız kardeşi Adrien'dan da çok hoşlanmakta ama ne yaparsa yapsın genç kadından yüz alamamaktadır. Sonunda Paulie sayesinde Adrien'ın kalbini kazanan Rocky'nin ayağına öyle bir fırsat gelir ki kendisi bile bunu ilk duyduğunda kabul etmek istemez: Dünya ağır siklet şampiyonu Apollu Creed bir gala maçında rakip olarak onu kendisine seçmiştir! Peki Rocky bu maçın üstesinden gelip bir efsane olabilecek midir? Bu yalnız ve iyi kalpli adama kimler destek olacaktır?
Keyifli seyirler dilerim!
Bilgi ve yorumlar (SPOILER ALERT – Filmi izledikten sonra okumanızı öneririm!)
Rocky Balboa, Sylvester Stallone'un ta kendisidir aslında. Rocky'nin mesleğinde yaşadığı hayal kırıklıkları; Stallone'un oyunculuk kariyerindeki hüsranlardır. Bir röportajında şöyle anlatır: Kendi hikayemi aldım ve Rocky Balboa'nın bedenine enjekte ettim. Çünkü düşündüm ki hiç kimse bir aktör/yazar olarak benim yaşadığım zorlukları dinlemekle veya okumakla veya izlemekle ilgilenmeyecek. Kimse benimle bizzat empati kuramayacaktı." Stallone kesinlikle haklıydı...
Filmimiz Rocky'nin yerel kulüplerin birinde düzenlenmiş paralı bir boks maçıyla başlar. Rakibi agresif olan Rocky, adam iyice çizgiden çıkınca, o da dayanamaz ve hırsla adamı knock out eder.
Bitap bir şekilde soyunma odasına geçen Rocky'nin takma adının ise "İtalyan Aygırı" olduğunu görürüz kendine bol gelen bornozundan...
Soyunma odalarında yaraları içinde bekleyen iki sporcunun görüntüsü gerçekten de içler acısıdır. Sanki ikili biraz önce ringte ölesiye mücadele eden boksörler değildir. Kulübün sahibi gelir ve boksörlerine paralarını verir. Burada Rocky'nin acıklı ve yılgın bakışı gerçekten de çok şey anlatır bize. İstediği bu değildir...
Parasını alan Rocky yılgın bir şekilde tek odalı minicik apartman dairesine gelir. Evinde 2 aynanın karşısına geçince çocukluk fotoğrafını elini alır ve aynada yansımasına
Rocky evinde balığı Moby Dick ve kaplumbağaları Cuff ve Link ile yaşamaktadır. Size ilginç bir bilgi: Bu 2 kaplumbağa hala yaşamaktadır! Hem de hala Sylvester Stallone tarafından beslenmektedir.
Bu sahnede aynanın kenarına dizilmiş olan fotoğraflar Stallone'un kendi gençlik, aile ve çocukluk fotoğraflarıdır. Rocky'nin mütevazi evinde bir poster dikkatimizi çeker. Poster bir dönemin meşhur boksörü Rocky Marciano'ya aittir. Stallone'un senaryosunu yazarken bu boksörden ilham aldığı da söylenir. Filmde Rocky'nin asıl adı aslında Robert Balboa'dır. Efsane boksörden ilham alarak Rocky takma adını kullanır.
Bu sahnede aynanın kenarına dizilmiş olan fotoğraflar Stallone'un kendi gençlik, aile ve çocukluk fotoğraflarıdır. Rocky'nin mütevazi evinde bir poster dikkatimizi çeker. Poster bir dönemin meşhur boksörü Rocky Marciano'ya aittir. Stallone'un senaryosunu yazarken bu boksörden ilham aldığı da söylenir. Filmde Rocky'nin asıl adı aslında Robert Balboa'dır. Efsane boksörden ilham alarak Rocky takma adını kullanır.
Rocky'nin meşhur "Adrian"ını görürüz bir sonraki sahnede:) Adrian bir petshopta çalışmaktadır ve Rocky oraya düzenli olarak kurbağa ve balıklarına yem almak için gider. Ama adamın asıl niyeti Adrien'i düzenli görebilmektir aslında. Burada Stallone'un köpeği Butkus da bir kafesin içinde bize görünür:)
Adrian son derece utangaç ve komik görünümlü bir kızdır. Onunla itici patronuna rağmen iletişim kurmaya çalışan Rocky'e, o ilgili değil gibidir. Patronu kıza aşağı inip kafesleri temizlemesini söyleyince kız, Rocky karşısında mahçup olur. Rocky kızı anlar ve ona daha da yakınlık duyar. Hayata karşı aynı bakışlar Rocky'de de vardır hep çünkü...
Adrian'ı canlandıran Talia Cappola Shire, ünlü yönetmen Francis Ford Cappola'nın en küçük kız kardeşidir. Hatta kendisini Baba filminde canlandırdığı Corleone ailesinin yine en küçük kız kardeşi "Connie" rolünden hatırlayabilirsiniz. Hatırlarsanız Baba filminde, Connie utangaç ve masum bir genç kadınken, birden aile içerisinde güçlü bir iş kadını konumuna geliverir. Bu filmimizde de öyle olacaktır ne tesadüftür ki:) Talia Shire bu rolü özellikle Cappola'nın kanatları altından kurtulmak istediği için kabul ettiğni söyler. Düşük bütçeli filmde aldığı ücret sadece 7.500 Dolardır ve bu rakama başka hiçbir aktrist de kabul etmez rolü. Talia'nın kabul etmesinin bir diğer nedeni ise tanıştığında sempatikliğine ve zekasına hayran kaldığı Stallone'dir ayrıca.
Talia Shire & Marlon Brando (Baba filminden) |
Bir sonraki sahnede Rocky'nin, patronu Gazzo için borçlularından borçlarını topladığını görürüz. Rocky'nin kocaman cüssesine ve kondisyonuna rağmen borçlu adamdan parası karşılığı paltosunu almaması ve onu incitmemesi; ince bir kalbi olduğunu bize anlatır. İşçi olan adam işinden olmasın diye ona dokunmaz Rocky. Bunun için Gazzo'dan ikaz da alır Rocky. Gazzo şöhreti için borçlarını ödemeyen alacaklılara, göz dağı vermek için Rocky'i kullanmaktadır aslında. Rocky'nin bu borçlulara zarar vermemesi onun imajını zedelemektedir.
Ertesi gün kulübe gittiğinde Rocky'i kötü bir gün beklemektedir. Salonun sahibi dolap eşyalarını çıkartıp yeni genç bir boksörü onun dolabına yerleştirtmiştir. Rocky'ye bunun sebebi olarak da kulüpte heyecan yaratmadığı; daha burnunun bile kırılmadığını; emekli olması gerektiğini söyler. Rocky soluğu Adrian'ın yanında alır. Huzur bulmak istiyor gibidir. Ve kızı basketbol oyununa davet ederek, ona çıkma da teklif eder. Kızla dertleşmeye başlar. Adrian ise cevap veremeyecek kadar utangaçtır Rocky karşısında:) Oradan çıkan Rocky soluğu evinin yakınındaki barda alır ve orada Adrian'ın ağabeyi Paulie'yi bulur. Paulie'ye Adrian'a kur yaptığını ama kızın yanıtsız kaldığını söyler. İşe ihtiyacı olan ve Rocky'nin patronu Gazzo'ya ümit bağlamış olan Paulie, Rocky'yi Adrian'la kaynaşması için akşam yemeğine davet eder. Böylelikle iki taraf da kazanacaktır.
Chuck (2016) |
Ali & Wepner (24 Mart 1975) |
Stallone'un oyunculuğu çok doğal ve ikna edici. Gerçekten de bu rolde ondan başkası olamazmış gibi gelecektir size de...Siyah deri ceketi, kösele hafif topuklu botu ve siyah şapkası beyazperdede daha önce görülmemiş bir karizma katmaktadır karakterine. Dans eder gibi yürümesi ve arada havaya hafif yumruk atma hareketi de adeta adamla özdeşleşmiştir. Stallone'un boğuk sesi ve düşük gözleri de ayrı bir anlam ve zenginlik katar karakterine. Aslında bu ses ve yüz ifadesinin de bir nedeni vardır. Stallone'un annesi onun doğumu sırasında bir komplikasyonla karşılaşır ve bebek yüzünün sol tarafı biraz deforme bir şekilde doğar. Zamanla bu durum düzelse de yine de yüzünün sol tarafı, sağ tarafına göre daha sarkıktır. Ve konuşma bozukluğu da yaratır. Ama hayat bu, bazen gerçekten komik olabiliyor. Aktörün bu fiziksel durumu beyazperdede ona bir farklılık ve karizma katacaktır...
Bir sonraki sahnede Apollu'yu organizatörünün ofisinde menajeri ve koçuyla birlikte sıkıntılı görürürüz. Rakibinin el kemikleri kırılmış ve maça çıkamayacağını bildirmiştir. Apollo'ya acilen bir rakip lazımdır. Dünya sıralamasındaki ilk beş boksör değerlendirilir ama hepsi dünyanın bir tarafında başka müsabakalardadır. Diğer tüm iyi boksörler ise Apollo'nun karşısına çıkabilmek için en az 5 hafta antreman süresi talep eder ama öyle de bir zaman yoktur. Tüm dünya bu maçı bekliyordur ve aslında herkes Apollo'nun karşısına çıkmaya korkuyor gibidir. Birden Apollo, ABD'nin bir fırsatlar ülkesi olduğunu ve karşısına çıkması için henüz ünlenmemiş vasıfsız bir boksör alırsa tüm dünyanın bundan etkileneceğini söyler. Çünkü Apollo yerel bir boksöre dünya şampiyonu olabilme fırsatı verecektir! Hatta onunla birlikte posterde yer alacaktır! Herkes bu "Amerikanvari" fikre bayılır.
Ve şehirdeki tüm yerel kulüplerin boksör katalogları incelenmeye başlanır. Ve Apollo, Rocky'nin takma adından da etkilenerek: "İşte budur der, İtalyan Aygırını istiyorum!"
Apollo aslında Muhammed Ali gibi biraz da medyaya şov yapmaktan hoşlanmaktadır. Amerika'yı bir İtalya'nın keşfettiğini ve bir İtalyanla müsabakaya çıkarsa tüm medyanın ilgisini çekeceğini düşünür.
Henüz bu muhteşem fırsattan haberi olmayan Rocky ise kendi muhteşem fırsatı Adrian için kolları sıvayarak, Paulie ile onların evine akşam yemeğine gitmektedir. Bir et ambarında çalışan ve et taşımaktan artık bitap düştüğünü söyleyen Paulie'ye Rocky, Gazzo ile çalışmanın pis bir iş olduğunu ve onu aklından çıkarmasını da söyler. İlerleyen sahnelerde göreceksiniz ki bu et ambarı Rocky'nin antremanları için de elverişli bir yer olacaktır:) Rocky yolda bir önceki akşam evine bıraktığı küçük kızı yine serserilerle görür ve canı sıkılır. Kız Rocky'i umursamamıştır. Rocky üzülür ama bir şey yapmaz. Adrian'ların evine gittiğinde ise kızı dışarı çıkarmak için Rocky ve Paulie çok uğraşır ve sonunda kızı ikna ederler. Ama özellikle Rocky'nin içtenlikle daha önce Şükran gününü kimseyle geçirmemiş olduğunu söylemesi etkili olur..Adrian her ne kadar zorla çıkmış gibi görünse de aynadaki yansımasından onun da mutlu olduğunu anlarız aslında:)
Adrien'ı kapalı olan kayak pistine götüren Rocky, kız kayarken ona yürüyerek eşlik eder. Kaymanın ayak bileklerine zarar vereceğinden çekinmektedir 15 yaşından beri. Adrian'a boksu seçmesinin nedeninin serseri olmak istememesi ve profesyonel olabileceğini kanıtlamak istemesi olduğunu söyler. Ve kıza zaten solak olduğu için de bu alanda çok şansı olmadığını söyler çünkü zamanlamasını doğru ayarlayamıyordur. Ayrıca solak olduğu için rakibi onun hamlelerini anlayamadığından salak gibi görünür ve kimse salak yerine konmak istemez. Halbuki o an Rocky bilmiyordur ki, menajeri Rocky'nin solak olduğuna dair onu uyarmasına rağmen Apollo yine de Rocky'i kendisine rakip seçmiştir:) Bu sahne Rockyseverlerin en sevdiği sahnelerdir biridir. Rocky'i çok daha yakından tanıma fırsatı buluruz kendi ağzından. Bu sahne zorlu bir sahne olmasına rağmen sadece 2 tekrarla çekilir bu arada.
Adrien'ın güvenini kazanan sempatik Rocky, onu minik odasına da davet etmeyi başarır. Bence gelmiş geçmiş en tatlı öpüşme sahnelerinden birine şahit oluruz. Rocky utangaçlıktan ölen Adrien'ın kendi gözlerinin içine baktırmasını başarır ve yavaş yavaş kızı öper. Bu öpüşmenin sonu da orijinaldir:) Kapı önünde yığılmayla biter.
Ertesi sabah Rocky kendisini sürekli aşağılayan salonun sahibi Mick'den Apollo'nun turnuva organizatörünün onu beklediğine dair haber alır. Burada Mick ile Rocky arasında geçen diyalog da aslında şahlanacak öykünün başlangıcı gibidir. Mick ona gerçekten iyi bir boksör olabilecekken bir tefecinin (Gazzo) pis işlerini yaptığını ve hayatını harcadığını söyler.
Organizatörle buluşmak için ofise giden Rocky'nin, sekreterden görüşme kağıdını geri istemesi bilmem dikkatinizi çekti mi:) Rocky her dövüşünün fotoğrafını sakladığı gibi önemli anların da anılarını saklayan ince bir insandır.
Organizatörün Dünya Ağır siklet şampiyonu Apollu Creed ile dövüşmek ister misin diye sorduğunda Rocky'nin surat ifadesine bayılıyorum. 😆 Rocky bu soruya hayır der çünkü kendine güvenemez. Burada Rocky'nin son kararını göremeden sahnenin bitmesi gerçekten de heyecan verir seyirciye.
Teklifi kabul ettiğini anladığımız Rocky, Apollo ile basın karşısına çıkar. Apollo hafif yollu göndermeler de yapar Rocky'e tüm dünyanın karşısında. Rocky, Paulie'ye bunu umursamadığını söylese de evlerinden çıkarken içini daima açtığı Adrien'a aslında çok önemsediğini söyler. Paulie, Rocky'e antremanlarında ona destek olacak birine ihtiyacı olduğunu ve bu kişinin de kendisi olduğunu ima etse de Rocky bunu anlamaz ve Paulie de sinirlenir.
Aynı akşam salonun sahibi Mick, Rocky'i evinde ziyaret eder. Bu adamın Rocky'i evinde ilk ziyaretidir hatta Rocky ile düzgün ilk uzun sohbetidir de. Filmin en dokunaklı sahnelerinden biridir bu sahne. Mick ona 50 yıllık boks tecrübesini anlatır ve zamanında ona yol gösterecek bir menajeri olmadığı için hayatın ona bambaşka bir yol çizdiğini ama isterse kendisinin Rocky'e yol gösterebileceğini söyler. Rocky bu zamana kadar Mick'in onu hiç önemseyip, destek olmadığını ima eder. Adamı yine de incetmemek için WC'ye girer ve adamın çıkmasını bekler. Mick kapıyı tam çıkarken açar ama şapkasını unuttuğundan geri kapar. Gittiğini zanneden Rocky WC'den çıkar ve Mick ile karşılaşıp WC'ye geri girer:))) Mick hüzünle odadan çıkınca, Rocky bir sinir boşalması yaşar ve adamın ardından bu zamana kadar kimsenin ona destek olmadığını, gençliğini yaşayamadığını haykırır. Rocky sanki tüm film boyunca bu duygularını içinde tutmuş ve şimdi bu sahneyle içini tamamen boşaltıyor gibidir. Mick ise yavaş yavaş orayı terk etmektedir. Daha sonra Rocky'i görürüz ses yoktur ama adamın peşinden koşar. İlerde onu yakalar, sarılır ve el sıkışırlar. Rocky'nin bu baba figürüne kariyeri için gerçekten de ihtiyacı vardır ve hep de var olacaktır...İnanılmaz dokunaklı bir sahnedir...
Tesadüfe bakın ki birkaç gün önce Sylvester Stallone, Rocky filminin çekildiği şehri ve apartmanı ziyaret etti ve ilgili fotoğrafları instagram sayfasında yayınladı:)
Veeeeeee Rocky antremanlarına başlar:) Zavallı Rocky'cik kirli bakımsız hatta boyu bile ona kısa gelen eşofmanıyla daha sabah ilk ışıklarını görmeden koşusuna başlar. Güzel bir Philadelphia gününde ona eşlik eden sadece çöp kamyonlarıdır.
Bu esnada filmimizin sountrack'inin slow versiyonunu dinleriz. Başta da söylediğim gibi Rocky filmine güç katan özelliklerinden biri de eşsiz müzikleridir. Deneyimli bir müzik adamı olan Conti, Rocky filmi ile ünlenir ve ilk defa Oscar'a aday gösterilir. Rocky için bestelediği "Gonna fly now (Şimdi uçacağım)" uzun süre billboardlarda zirveden inmez. Conti, 4 Rocky serisinde de eşsiz besteleri ile filmi daha da yükseklere çıkaracaktır: Rocky II (1979), Rocky III (1982), Rocky V (1990) and Rocky Balboa (2006). Conti ayrıca bu yıldan sonra peşpeşe 18 kere daha Oscar'a aday olarak kendi alanında rekora imza atmıştır.
Bill Conti |
Bir sahne vardır ki sinema tarihinde gerçekten de farkındalık yaratır ve hafızalardan silinmez. Et ambarına et almak için Paulie'ye uğrayan Rocky, alkolik adamın kız kardeşine yönelik çirkin konuşmasından hoşlanmaz ve orayı terk etmeyi hazırlanır. O sırada Paulie de agresifleşir ve asılı duran bir hayvan bedenine yumruk atar. Bu Rocky'e fikir vermiş gibidir. Hemen etin yanına gider ve ard arda yumruk atmaya başlar. Etten ve Rocky'nin ellerinden kanlar fışkırır. İşte bu sahne efsanedir.
Evine döndüğünde Rocky'i bir süpriz bekliyordur. Adrien ona, Butkus'u antremanlarında eşlik etmesi için hediye olarak getirmiştir. Çok sevinen Rocky artık köpeği ile çıkar koşularına. 😊
Paulie ertesi gün gazetecileri de bu ilginç et ile antreman tecrübesini çekmesi için çağırınca, Rocky'nin bu ilginç antreman tekniğini tüm dünya izler. Rocky, her gün bu et ambarına gelerek antreman yapmayı adet haline getirmiştir ve bu şekilde çalışmayı icat eden ilk boksördür. Apollo'nun koçu, Rocky'nin işe bu kadar yüklenirken, Apollo'nun Rocky'i hafife almasından rahatsızlık duyar Rocky'nin röportajını izlerken. Apollo sadece reklam işleri ile ilgileniyor, antreman yapmıyor gibidir.
Ve Rocky, Mick gözetmenliğinde ağır antremanlarına başlar. Şimdi şaşıracağınız bir bilgi paylaşacağım sizlerle:) Filmin çekimlerinden önce Stallone tam 6 ay efsane dövüş eğitmeni Jimmy Gambina ile çalışır. Gambina filmde de rol almaktadır ve kimdir biliyor musunuz? Filmde Rocky'nin takıldığı yerel boks salonundaki eğitmen minik adam!!!
Jimmy rolündeki Gambina, aynı zamanda dövüş sahnelerinde teknik danışmanlık da yapar filmde. Stallone, Gambina dışında ünlü boksörler Marciano ve Ezzard Charles'ın da geçmiş maçlarını izleyerek boksörlerin her hareketini ezberler.
Rocky'nin antreman sahneleri sinemada kültleşmiş sahnelerdir. Rocky'nin efsane film müziği eşliğinde sokak koşusunu yaptığı sahnede, halk gerçekten de bir film çekildiğini bilmiyordur. Hatta portakal satan bir esnaf Rocky'e yemesi için bir portakal da fırlatır:)
Rocky'nin antremanının bir parçası olarak inip çıktığı merdivenler Philadelphia Sanat Müzesinin basamaklarıdır ve filmden sonra ismi "Rocky'nin Basamakları" diye anılmaktır. Hatta müzenin önüne Rocky'nin heykeli de yapılmıştır:)
Stallone, Rocky heykeli önünde |
Bu sahnenin çekim tekniği ise inovasyon bir ürün olan sinematograf Garrett Brown'un icat ettiği "Steadicam" kamerasıyla çekilir. Yönetmen Avildsen bir tesadüf eseri Garret'in bu tazecik ürününü duyar ve kendisini danışman olarak işe alırken, bu kamerasını da kiralar. Sonuç gerçekten de inanılmazdır. Üstelik Conti'nin müziğinin etkisinin de arttırılması için bu sahne önce zoom-out ardından zoom-in yapılarak derinleştirilir ve müzikle bir drama yaratılır:)
Brown steadicam ile |
Garrett Brown & Sylvester Stallone |
Maçtan bir gece önce Rocky uyuyamaz ve dövüşün olacağı salonu ziyaret eder. Bir Apollu'nun dev afişine bakar bir de kendisininkine. Birden bir terslik fark eder ve bunu o sırada kaşısına çıkan organizatör Jergins'e söyler: Şort ile kemerinin rengi ters olmuştur. Bunun da bir hikayesi vardır aslında, birazdan anlatacağım:)
Rocky hüzünlü bir şekilde evine döndüğünde Adrien de uyanır. Kadının yanına uzanan Rocky, göz yaşları içinde kazanma ihtimali olmadığını ve yarınki maçı kaybederse yine hiçkimse olarak hayatına devam edeceğini söyler. Bu yüzden tek amacı sadece maçı tamamlayabilmektir. Aynı Ali-Wepner maçında yaşanan gibi Rocky de gong çaldığında hala ayakta kalabilmeyi dilemektedir. Çünkü işte o zaman bir sokak serseri olmadığını ispatlamış olacaktır hem kendisine hem de diğer insanlara. Ama en önemlisi de kendisine... Rocky tüm film boyunca duygularını sadece Adrien'le paylaşır. Bu sahnede Stallone gerçekten efsane...
Yapımcılar Winkler ve Chartoff, filmi United Artists'e (UA) götürdüğünde, UA başrolde Robert Redford, Ryan O'Neal, Burt Reynolds ya da James Caan oynamazsa, 2 milyon dolar düşünülen bütçeyi yarıya indireceğini söyler. Winkler ve Chartoff bunun mümkün olamadığını söyleyince de filmin bütçesi 1 milyon Dolarla sınırlandırılır. Hatta 100.000 Dolar da Winkler ve Chartoff evlerini ipotek ettirerek ek sağlar. Bütçe kısıtı, oyuncuların gardroplarını kendilerinin sağlamasını gerektirir. Yani tüm oyuncuların gerçek kıyafetleridir giydikleri. Bazı çekimler tekrarlanamaz ve risk alınarak 1 kerede çekilir. Neredeyse hepsinde de başarılı olunur. Çünkü hataya fırsat yoktur. Afiş örneğinde ve bornozda olduğu gibi:) Şöyle ki, afişteki şortun rengi hata sonucu terstir. Bunu düzeltmek maliyetli olduğundan Stallone senaryoya onu bizzat hata olduğunu Rocky işaret ediyormuş gibi ekler:) Rocky için hazırlanan bornoz da aşırı boldur. Bu da düzeltilemeyeceğinden Rocky'nin bornozunun bolluğunu sürekli eleştirmesi de eklenir senaryoya. Ve bence çok da akıllıca ve inandırıcı olmuştur. Tek seferde çekilen sahnelerden en önemlisi de maçtan bir gece Rocky'nin Adrien'e korktuğunu itiraf ettiği sahnedir. Bu sahne son anda Stallone'un ısrarı üzerine eklenir ve sadece 1 kerede performansıyla bunu başarırsa ekleneceği söylenir yönetmen John G. Avildsen tarafından. Ve Stallone başarır. Başarmak zorundadır çünkü ona göre bu sahne filmin en önemli sahnesidir. Bir diğer maliyet sıkıntısı ise maç günü salonu doldurmaktır. Ne kadar insan varsa toplansa da dikkatli bakarsanız salonda çokça koltuğun da boş kaldığını göreceksiniz:)
Maç başlamadan önce sahneye boksörlere başarı dilemesi ve renk katması için boksör Joe Frazier çağırılır. Frazier gerçekten de dünyaca ünlü eski şampiyon boksörlerdendir:) Bu sahne için birçok ünlü şampiyon isim davet edilse de Frazier dışında kimse gelmez. Eminim sonradan hepsi çok pişman olmuştur:)
Ve maç başlar. Maçı başlatan zili kim çalar biliyor musunuz:) Sylvester Stallone'in öz babası:)
Maçın oldukça gerçekçi olmasından yanadır yönetmen Avildsen. Wheathers ve Stallone'un provalarından memnun kalmayan Avildsen çekimi sonlandırır ve Stallone'ye eve gidip maçın tüm ayrıntılarını kelime kelime yazıp ertesi güne getirmesini ister. Stallone o gece tam 32 sayfa yazıp, bir sonraki çekim gününe getirir! Ve satırı satırına uyulan bu dönüş senaryosunun çekimi tam 35 saat sürer. Bir dövüş sahnesini 32 sayfa yazıp getirecek bir aktör bence şu an günümüzde zor buluruz diye düşünüyorum...
Apollo hala şov yapıyor ve Rocky ile dalga geçiyor gibidir. Rocky ise son derece ciddidir. Hatta Apollo'yu ilk defa yere sererken (bunu uzun zaman kimse başaramamıştır) Apollo durumun ciddiyetini anlar ve o da maça abanmaya başlar.
Rocky'i yüzüne vurduğu ard arda darbelerle etkisiz hale getirir. Hatta Rocky'nin boksörlük kariyeri boyunca ilk defa burnu kırılınca, Mickey "sonunda" der:) Burası komik bir sahnedir tüm bu gerginlik içerisinde.
Rocky, Apollo'nun devam eden saldırılarını sağ ve sol yumrukları ile karşılık verir. Rocky'i inanılmaz hırslı görürüz.
Efsane müzik arkada çalmaya başlar. Round üstüne round geçer. Buradaki geçişleri çok estetik bir şekilde yapmıştır yönetmen Avildsen. Rocky'nin artık yüzü dağılmıştır. Apollo da berbat görünmektedir. Şöyle araya girmek isterim; düşük bütçeli filmin en yüksek maliyet kalemi de makyajı olmuştur:)
Maç bitmez. Aynı Ali-Wepner karşılaşmasında olduğu gibi...Rocky'nin hala ayakta kalabilmesi karşısında tüm dünya şok içerisindedir. Artık Mick bile yeteri kadar mücadele ettiğini düşünüp, Rocky'nin bundan sonra devam etmesini istemez, ve Rocky düştüğünde: "yat, artık kalkma" der. Rocky'nin yeniden ayağa kalkmasına Apollo bile inanamaz. Ve Rocky "sol yumruğuyla" Apollo'nun kaburgalarına ard arda vurmaya başlar. Rocky'nin ise gözleri darbelerden o kadar şişmiştir ki artık göremiyordur bile:) Göz kapakları kesilerek kanı akılıtır. Gerçekten inanılmaz ya! Apollo, Rocky'den yediği sol yumruklarla kaburgası kırılmış ve iç kanama yaşamaktadır.
Antrenörü ısrar etse de maçın durdurulmasına engel olur. Hayatı pahasına o da bu maçı bitirmeyi istemektedir artık. Karşı köşede Rocky de aynı şeyi söylemektedir Mick'e. Artık maç bir savaşa dönüşmüştür.
Ve iki boksör de 15.roundu ayakta bitirerek tarih yazar. İki boksör de aynı anda rövanş istemediğini haykırır:)
Ve iki boksör de 15.roundu ayakta bitirerek tarih yazar. İki boksör de aynı anda rövanş istemediğini haykırır:)
Rock çılgınlar gibi "Adrien" diye bağırmaktadır. Rockyseverler için bu sahne inanılmazdır.
Çevresinde olup biteni ve tarihi gelişmeleri umursamayan Rocky, sadece Adrien'ını çağırmaktadır. Ve hakemler oy birliğiyle Apollo'yu şampiyon ilan etse de halk bağırarak rövanş ister. Bu esnada Adrien koşarak gelir ve Rocky'e sarılır. Rocky'nin ilk tepkisi Adrien'ın düşürmüş olduğu kırmızı şapkasının nerede olduğunu sormasıdır:) Adrien bağırarak Rocky'e onu sevdiğini söyler. Rocky de onu seviyordur. Sevgililer coşkun kalabalık arasında sarılır ve film sona erer...Yine aşk kazanmıştır:)
Filmin ilk senaryosunda aslında Stallone bu şekilde sonlandırmamıştır hikayeyi. Filmin sonunda Rocky bu profesyonel boks dünyasında olmak istemediğini anlayarak maçı Apollo'ya satacaktır. İlginç, öyle değil mi?
Rocky filminin senaryosu ise doğru senaryo yazım aritmetiğine uygunluğu ile bugün örnek çalışma olarak gösterilmekte ve incelenmektedir. Stallone bu filmindeki müthiş performansının yanısıra örnek senaryo tekniği ile de literatüre geçmiştir.
Creed (2015) |
Wepner & Ali (25 Mart 1975) 15.ve son round
Rocky'i bu filmle bu kadar derin anladıktan sonra, serinin diğer filmlerini izlemiş olsanız dahi tekrar izlemenizi şiddetle öneririm.
Keyifle ve sinemayla kalın!
Kaynaklar:
www.imdb.com
https://www.biography.com/people/sylvester-stallone-9491745
https://www.usatoday.com/story/life/movies/2017/05/02/who-is-real-rocky-chuck-wepner/101158422/
http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=2286
tebrim ederim sizi o kadar detaylı yazmışsınız ki rocky fanı olmama rağmen hepsini tek tek okudum ferhatkaya2005@hotmail.com daha detaylı bilgi isterseniz bende yardımcı olurum
YanıtlaSilemeğinize sağlık :)