26 Ocak 2018 Cuma

ÖLÜM KARARI - İP



Orijinal film adı: Rope

IMDB: 8 / 10

Tür: Cinayet, Dram, Gizem

Süre: 1 sa. 20 dk.

Renk: Renkli

Yapım yılı: 1948

Ülke: ABD 

Yönetmen: Alfred Hitchcock

Oyuncular: James Stewart, John Dall, Farley Granger, Dick Hogan, Edith Evanson, Douglas Dick, Joan Chandler, Cedric Hardwicke





Favori diyalog (Quote of the film):

1. "Zayıf olmak bir hatadır"
2. "İnsan olduğu için mi?
"Sıradan olduğu için"

Selamlar!

Size tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden biri desem? En iyi gerilim ustası desem?  En iyi kurgu ustalarından biri desem?  Seyirciyi şok eden yönetmen desem? Senaryo seçmede guru desem? İlklerin adamı, ülkeler arası paylaşılamayan bir adam desem? Hollywood’a transfer olan bir İngiliz desem? Hollywood’un tahammül edilemez set ve sansür kurallarını umursamayan sayılı yönetmenlerden biri desem? Cameo’ları ile bizi her seferinde şaşırtan adam desem? “Sapık” desem, “Kuşlar” desem; bana tabi ki ALFRED HITCHCOCK diye bağırırsınız😊 Evet bu inanılmaz adamın bir diğer filmi ile karşınızdayım.  Of nerden başlasam nasıl anlatsam... Bir önceki yazımda size bu eşsiz insanın ilk ve tek kara-komedi türündeki filminden bahsetmiştim.  Şimdi ise gerilim ustasının en iyi filmlerinden biri olan “Rope (Ölüm Kararı)”ndan bahsetmekten mutluluk duyacağım.


"Bence kurban olmadığı müddetçe
herkes iyi bir cinayetten hoşlanır"
Film Alfred Hitchcock’un en tartışmalı filmidir.  Öyle ki Amerika'da bazı sinema salonlarında gösterimi yasaklanmıştır. 

Filmin hikayesi ise maalesef gerçektir.  Chiago Üniversitesi'nde okuyan Nathan Leopold ve Richard Loeb’un hikayesidir bu.  Nasıl bir hikaye derseniz; konuya geçelim derim ben de:

Konu:
Manhantan’ın üst tabakasından Brandon Shaw ve Philip Morgan aynı apartman dairesini paylaşmaktadır.  Kendi aralarında bir iddiaya girerek; “mükemmel cinayet”i gerçekleştirip yakalanmamayı planlarlar.  Kurban olarak ise Harvard üniversitesinden eski sınıf arkadaşları olan David’i seçerler. David’i seçme nedenleri ise, onu aşağı görmeleri ve ölümünün büyük bir kayıp olacağını düşünmemeleridir. David’i parti bahanesiyle evlerine davet eder ve bir ip ile boğarlar.  Cesedini salonda bulunan sandığın içine koyarlar.  Plan çoktan hazırdır. Akşam verecekleri partiye, David’in ailesini (babası ve halası Bayan Anita Atwater), çok sevdikleri öğretmenleri Rupert Cadell, David’in nişanlısı Janet Walker ve Janet’in eski erkek arkadaşı Kenneth Turner’ı davet etmişlerdir.  Evde ayrıca sadık hizmetkarları Bayan Wilson da bulunmaktadır.  Yemek masası olarak da salonda bulunan cesedi koydukları sandık kullanılacaktır! Konuklar arasında bir tek Rupert onları endişelendirir. Çünkü Rupert’ı zeka anlamında kendilerine çok yakın görürler.  Aslında bu cinayet fikri de zamanında derslerinin birinde Rupert’ın Nietzsche’nin “Übermensch, and De Quincey's art of murder (Cinayet Sanatı)” anlatımında, cinayet sanatının birinin diğeri üzerindeki üstünlüğünün göstergesi olarak belirtilmesini onayladığını söylemesiyle çıkar.



Peki partide neler yaşanacaktır? Çok sevdikleri Rupert olayın içyüzünü anlayabilecek midir? Bu iki genç gerçekten de yakalanmadan mükemmel cinayeti işleyebilmiş midir?
Keyifli izlemeler dilerim!

Bilgi ve yorumlar (SPOILER ALERT – Filmi izledikten sonra okumanızı öneririm!)

Fim bir Hitchcock klasiği olarak şok edici bir sahneyle başlar.  Korkunç bir çığlıkla irkilip, yavaş yavaş bir evin salonuna pencereden girersiniz.  Brandon ve Philip salonlarında arkadaşları David’i ayakta bir ip ile boğmaktadır. 


Tek kamera, tek odada geçen bu benzersiz gerilim, az ama etkili oyuncu kadrosu ile zamanında büyük ses getirmiştir.  Set ekibi mobilyaların hemen hemen hepsine tekerlek monte eder ki, kamera tüm odayı gezerken rahat hareket edebilsin.  Film Hitchcock’un ilk renkli filmidir.  Hitchcock bu filmini 4,5 dakikadan 10 dakikaya da uzanan kesintisiz yönettiği 10 çekimden oluşturur.  Bu yöntemi ilk defa bu filminde deneyen usta yönetmen, bir daha bu tekniği hiçbir filminde de kullanmaz. 

Filmin tamamı giriş sahnesi dışında stüdyoda çekilmiştir.  Pencerenin dışından görünen bulutlar cam elyafından yapılmıştır.  Filmin son sahnesinde duyduğumuz polis siren sesi ise, birkaç blok öteden Warner Brothers Studio’sunun önüne doğru son sürat gelen ambulans ile sağlanmıştır.  Sesler stüdyonun kapısının girişinde kaydedilmiştir.  


James Stewart
Filmin başrolünde Hollywood’da beyefendiliğyle ün salmış değerli oyuncu, çok da sevdiğim James Stewart’ı görüyoruz.  Stewart, Hitchcock’un “Arka Pencere” ve “Vertigo” gibi kült filmlerinde de başrol oynamıştır.  Fakat Stewart, Hitchcock filmlerinin arasında bir tek bu rolünden memnun kalmadığını belirtir yıllar sonra.  Filmde 28. dakikadan itibaren görünmeye başlar ve bu durum da onu rahatsız eder.  Kendisi bu konuda rahatsız olsa da, dönemine göre oldukça iyi bir bütçe ile de ödüllendirilmiştir. 

Bu rol önce Cary Grant’a teklif edilmiştir. Grant, bu rol ile karşımıza çıkmasa da, Hitchcock’un önemli baş yapıtlarında yer almıştır.


Şüphe (1941)

   
Aşktan da Üstün (1946)


Kelepçeli Aşık (1955)


Gizli Teşkilat (1959)
Alfred Hitchcock aslında ilginç bir insandır.  Ailesi tarafından da çok farklı yetiştirilmiştir.  5 yaşındayken babası onu bir polisle anlaşarak, 10 dakikalığına
hücreye attırmıştır.  “Kötü çocukların başına böyle şeyler” mesajını çocuğa aşılamaktır amacı.  Ama bu olay Hitchcock’un hayatını daha farklı etkilemiştir. Suçsuz yere hapse girmek düşüncesi onu çok korkutur.   Birçok filminde de bu temayı işler. Özellikle “The Wrong Man (Yanlış Adam)” filmi çok çarpıcıdır.
Yanlış Adam (The Wrong Man, 1956)
Hitchcock hayata çizer olarak başlar.  Daha sonra bir stüdyoda prodüktör yardımcısı olarak çalışır.  21 yaşında en güvendiği gerçek iş danışmanı olan sinemacı Alma ile evlenir.  İşine ilk sessiz sinema ile başlar.  Ve kariyerinde 10 sessiz film yönetmiştir.  Zaten Hitchcock’un en büyük özelliği (ki ben okuduğumda çok şaşırmıştım) filmlerinin sesini kapatıp izlerleseniz yine de oyuncuların mimik ve el hareketlerinden hikayeyi anlıyor olabilmeniz! 
“Sinemayı öğrenmenin en etkili yolu sessiz film çekmeye çalışmaktır” 
Dünya çapında ünlendikten sonra, 1939’da İngiltere’den ayrılp Hollywood’a gelen Hitchcock, Hollywood standartları ve sansürlerinin de etkisiyle kendine özgü çekim ve kurgu tekniklerini geliştirmiştir.  Hollywood’da ilk çektiği film “Rebecca” ile de “En iyi film” Oscar’ının sahibi olmuştur.  Ve ilginçtir ki bu kazandığı ilk ve tek Oscar'dır.  En iyi yönetmen kategorisinde ödül sahibi olamamıştır.  

Rebecca (1940)
Filmimize geri dönelim artık😊  Bu filminde Hitchcock 2 cameo kullanır: biri filmin en başında New York sokaklarında yürürken, biri de Janet ve Kenneth konuşurken, ortalarında dışarıda penecerede beliren neon reklam ilanı şeklinde.  Bu neon ilan cameosunu “Yaşamak İstiyoruz (Lifeboat)” filmindeki gazete ilanından da kullanmıştır.



Akşam boyunca Brandon soğukkanlı ve konrollü iken, Philip gergin ve endişeli görünmektedir.  Bunu örtbas etmek için de çok fazla içki içer.  David'in halasının onun el falına bakıp, "ellerin sana büyük şöhret getirecek" dediğinde ise bunu kadının kastettiği piyano kabiliyetine değil de; işlediği cinayete yorar ve psikolojisi iyice bozulmaya başlar.  Film boyunca tüm diyaloglarda David'in yokluğu konuşulur.  Bir süre sonra bu durum endişeye de yol açacaktır.  Rupert, Philip'in davranışlarından bir terslik olduğunu hisseder ve onu kendince sorguya çeker.  Evden ayrılırken, Brandon, David'in babasına vereceği kitapları, oğlunu boğduğu ip ile tutturarak verir.  Bu gerçekten de çok itici bir durumdur.  
Salondan en son Rupert ayrılır.  Vedalaşırken Bayan Wilson ona yanlışıkla David'in portmantoda kalan şapkasını verir.  Bu Rupert'ın şüphelerini daha da körükler.  O ayrıldıktan sonra ikili tam rahatladıklarını ve başardıklarını düşünürken; Rupert sigaralığını unutma bahanesiyle geri geliverir.  Rupert bir içki daha içer ve iki genci cesaretlendirerek itiraf ettirmelerini sağlamaya çalışır.  Kendi fikri deney yapmak amacıyla David'i etkisiz hale getirip saklamaları yönündedir.  Onu her zaman kendilerine yakın bulan Brandon, Rupert'in takdirini kazanacağını da düşünerek olayı itiraf eder ama tabancasını da cebindedir.  Rupert tabancasını da farketmiştir.  Birden Rupert cebinden "ip" i çıkarır.  Bu asında Philip'in vereceği tepkiyi görmek içindir.  Başarılı da olur.  Kendinden geçen Philip tabancayı alıp başından beri bu işte olmak istemediğini söyler.  Rupert sandığa bakmak istediğini söyler.  Baktığında ise yıkılır, yanılmış olmayı dilemiştir.  Ama David'in cesedi içindedir.  Brandon hala Rupert'ten anlayış beklemektedir ve ona vasıfsız insanların yok edilmesine dair tartıştıkları dersi anlatır.  Rupert şaşkınlığının yanında çok da üzgündür çünkü bir şekilde gençlerin aklına bu fikri dolaylı da olsa kendinin soktuğunu anlar.  
Filmin son 3 dakikası gerçekten çok etkileyicidir.  Üç karakter de konuşmaz.  Polis siren sesleri duyulur.  Brandon son içkisini içer, Philip ise son kez piyano çalar.  Rupert ise sandığın yanında oturup beklemektedir.

Film, Patrich Hamilton'ın tiyatro oyunundan uyarlanmıştır.  Orijinal senaryoda, Brandon ve Philip sevgilidir.  Öğretmen Rupert, 29 yaşlarındadır ve hala bu ikilinin öğretmenidir. Hatta bu iki gençten biri ile de zamanında bir ilişkisi olmuştur! Hitchcock yazar Hume Cronyn ile birlikte hikayeyi farklılaştırmış hatta olmayan karakterler de eklemiştir.  (Janet, Bayan Wilson, Kenneth ve David'in halası)  Ve olay İngiltere'de geçmektedir.  Tüm bu uyarlamalara rağmen hikaye yine de Amerikan halkı tarafından aykırı bulunur.

Hitchcock'un en etkileyici filmlerinden biri olan bu baş yapıtı mutlaka izlemenizi öneririm.




“Kötü adam ne kadar başarılıysa film de o kadar başarılıdır. 
Bu en önemli kuraldır.”

























Kaynaklar:
www.imdb.com
http://listelist.com/alfred-hitchcock-sinemasi/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder