19 Ocak 2018 Cuma

HARRY'NİN DERDİ

Orijinal film adı: THE TROUBLE WITH HARRY

IMDB: 7.2 / 10

Tür: Komedi, Gizem

Süre: 1 sa. 39 dk.

Renk: Renkli

Yapım Yılı: 1955

Ülke: ABD

Yönetmen: Alfred Hitchcock

Oyuncular: John Forsythe, Shirley MacLaine, Edmund Gwenn, Mildred Natwick





Favori diyalog (Quote of the film): 




 

Selamlar!

Bir Alfred Hitchcock komedi filmi ile karşınızdayım.  Yanlış okumadınız, komedi filmi dedim evet:) "Harry'nin Derdi" Alfred Hitchcock'un ilk ve tek komedi filmidir.  Bunu, filmin orijinal afişinde de okursunuz: "Hitchcock'tan bir beklenilmeyen!" Film bir kara-komedi olmasına rağmen Hitchcock filmlerinin olmazsa olmazına da sahiptir: bir ceset!
Shirley MacLaine
Dünyalar güzeli Shirley MacLaine'i beyaz perdeye ve kalplerimize kazandıran da yine bu filmdir.  Yani filmimiz bir nevi ilklerin filmidir.  Hitchcock'un soğuk sarışınlara olan sempatisinden ve filmlerinde hep böyle kadınlar kullanmasını bilmeyen yoktur.  Tippi Hedren, Kim Novak, Grace Kelly bu kadınların başlıcaları.  Hitchcock, bu filmiyle bize bir kızıl kadın sunarak yine bir ilki daha gerçekleştirir.  Hitchcock filmlerinde oynattığı kadınlara her zaman hayrandır; özellikle Tippi Hedren'e aşık olduğu da söylenir.  Shirley MacLaine'e ise yaklaşımı çok farklı olmuştur.  Şöyle ki Shirley, bir kabare oyuncusudur ve ekonomik durumu zayıf bir taşra kızıdır.  Keşfedilmesi de tamamen şans ile olmuştur.   Tıpkı "Eve Hakkında Herşey" filminde, Eve'in bir gece Margo'nun yerine tiyatroda oynaması gibi; Shirley'de bir kabare oyununda asıl oyuncunun yerine çıkar sahneye, ve ışığı gözleri kamaştırır.  Diğer oyuncularının aksine Hitchcock Shirley'e biraz acır ve set boyunca onu sürekli yedirir.  Hatta öyle yedirir ki , yapımcılar artık Shirley'e artık daha fazla yememesini yoksa yıldızının parlamadan söneceğini söyler:)  Hitchcock, bu filminde kendi deyimiyle "star" olmayan oyunculara yer verir.  Nedenini ise, star oyuncuların çoğu zaman hikayenin stil ve akışının önüne geçtiği şeklinde belirtir.  Hitchcock, bu ilk komedi denemesinde aslında iki konuyu test eder: İzleyiciler "star" olmayan oyuncu kadrolu filmlere nasıl bakıyor ve Amerikan izleyicisi kara-komedi film tarzına hazır mı? 

Hitchcock'un en sevdiği filmler arasında yer almasına rağmen, maalesef Amerikan izleyicisinin bu türe hazır olmadığı ortaya çıkar.  Ama izleyiciler Shirley MacLaine'i kalplerine alırlar ki, kendisi "en iyi çıkış yapan kadın oyuncu" dalında Golden Globe sahibi olur.  Amerika'nın aksine Avrupa izleyicisi bu filme bayılsa da, Hitchcock bir daha asla kara-komedi filmi çekmez.  İlginçtir ki film, Avrupa'da o kadar ilgi görür ki, bizde bir sıkıntı mı var diye Amerika'da tekrar sahneye alınır; ve bu sefer daha iyi bir hasılat elde eder. 

Peki Harry'nin derdi nedir?  Harry aslında farklı kişiler tarafından bulunan ve oradan oraya savrulan zavallı bir cesettir:)  Peki bu insanların Harry ile derdi nedir? Hadi bakalım o zaman konu:


Konu: 

Vermont kasabasının kırlarında güzel bir sabahtır.  Fakat maalesef Harry için değildir.  Sevgili Harry ölü bir şekilde kırlarda uzanmaktadır.  Kırlarda oynamaya çıkan küçük Arnie, cesedi ilk fark eden olur ve koşarak annesine haber vermeye gider.  Bu güzel günü tavşan avına çıkarak değerlendiren Kaptan Wiles ise cesedi gördüğü an onu yanlışlıkla kendinin vurduğunu zanneder.  Cesedin alnında bir kan lekesi vardır.  Kaptan hızlı düşünmek zorundadır; ya polise haber verecek ya da cesetten kurtulacaktır.  2.seçeneği seçer ve cesedi gömmek için sürüklemeye başlar.  Bu esnada, yürüyüşe çıkmış olan Bayan Ivy Graveley çıkagelir.  Kaptan ona her şeyi anlatmak zorunda kalır.  Bayan Graveley kaptana destek olur ve saklamasına yardımcı olacağını söyler.  Onu işi bittikten sonra çaya davet ederek ayılır.  İşe tam koyulacakken, Arnie ve annesi Jennifer çıkagelir.  Kaptan saklanır ve onları gözetler.  Jennifer cesedi tanır ve öldüğüne sevindiğini söyleyiverir.  Arnie'ye bu olayı unutmasını söyleyerek, hızlıca oradan uzaklaşır.  Onlar ayrıldıktan sonra da kitap okuyarak yürüyen Dr. Greenbow çıkagelir.  Ama kafasını kitaptan ayırmadığından cesedi fark etmez; cesede takılıp yere düşer ama kalkıp yürümeye devam eder.  Ardından bir serseri cesedi görür ve ayakkabılarını çalarak uzaklaşır.  Kaptan artık rahatladığını düşünürken, bu sefer de arkadaşı Sam elinde resim defteri ile çıkagelir.  Sam cesedi fark eder, hatta oturup defterine onun resmini de yapar.  Kaptan dayanamaz ve Sam'e her şeyi anlatır.  Sam cesedi gömmesine yardım edeceğini söyler.  Tam işe başlarken, Jennifer'ın olayı polise haber vermiş olabileceği akıllarına gelir.  Bunun üzere Sam'in Jennifer'ı ziyaret etmesi planlanır.  Zaten Sam de uzun zamandır Jennifer'dan hoşlanıyordur ve bu fırsat onu mutlu da eder.  Daha sonra bu dörtlü bir araya gelir ve anlaşılır ki aslında herkesin bir şekilde Harry ile, cesedi bulunmadan önce etkileşimi olmuştur.  Herkesin kurtulmak isteyip de bir türlü başaramadığı zavallı Harry'i gerçekte kim ve nasıl öldürmüştür?  Herkesin Harry ile derdi nedir?
 
 
 

Keyifli izlemeler dilerim!


Bilgi ve görüşler (SPOILER ALERT – Filmi izledikten sonra okumanızı öneririm!)

Bildiğiniz de üzere, Alfred Hitchcock filmlerinde "cameo"su ile ünlüdür.  Yani ummadığımız bir anda karşımızda beliriverir.  Cameo sözlük anlamı ile oyun, film, televizyon gibi gösteri sanatlarında insanlar tarafından çok bilinen birisinin kısa süre ile görülmesidir. Hitchcock cameo'nun öncüsü olmuşken, günümüzde Tarantino da cameoyu kullanmıştır.  Hitchcock'un cameo tercihleri son derece yaratıcıdır.  Bu, bazen bir otobüsün içerisinde yolcu olarak, bazen gazete kupüründe bir fotoğraf karesi olarak, bazen de bu filmimizde olduğu gibi Sam'in resimlerine uzaktan bakan bir yabancı olarak karşımıza gelmiştir.  İzleyici, filmin başından itibaren öyle heyecanla bekler ki Hitchcock cameosunu, Hitchcock seyircisini asla üzmez ama hikayeden uzaklaşmamaları için de filmin ilk sahnelerinde yer almasına özen gösterir.  İzleyici bu ilk karelerde Hitchcock'u görür, kendince rahatlar ve filmin hikayesine odaklanmaya başlar.  Bu, o dönem izleyiciler için adeta bir oyun haline gelmiştir. 

The Trouble with Harry, 1955


Lifeboat, 1944
 
How to Catch a Thief, 1955

The Birds, 1963

Blackmail, 1929

Strangers on a Train, 1951
Stage Freight, 1950

"Star" olma yolunda sinemaya bu filmle ilk giriş yapan Shirley MacLaine'nin yanında doktor rolünde izlediğimiz Dwight Marfield'ın da bu film, ilk sinema filmidir.  Ceset rolünde gördüğümüz ünlü oyuncu Philip Truex de, jübilesini bu film ile yapmıştır.  Kaptan rolünde izlediğimiz Edmund Gwen'in de son filmidir bu. Gwen'i ileriki yazılarımda bahsedeceğim "Alfred Hitchcock sunar" isimli mini dizilerde de sıkça görürüz.  İlkler ve sonlar...Philip Turex'ten konu açılmışken; aslında bu filmde kendisi de bir cameodur:)  Ceset rolü için cansız bir beden kullanılabilinecekken, Hitchcock ünlü bir ismin ceset olmasını ister ve rolü Truex'e verir.

Philip Truex

Hitchcock filmlerinde film müziği de çok etkili ve kritiktir.  Bu film için Hitchcock ünlü müzisyen Lyn Murray'i düşünür fakat Murray, yine ünlü bir Hithcock film müziği üzerinde çalışmaktadır: How to Catch a Thief (Kelepçeli Aşık).  Dolayısıyla yerine Bernard Herrmann'ı önerir.  Hitchcock aradığını Herrmann'da buluverir, ve bu dönemden sonra ayrılmaz bir ikili olurlar.  Oscar'lı müzisyen Hermann'ın önemli filmleri arasında "Sapık", "Citizen Kane" ve "Taksi Şoförü" yer almaktadır.  Film başlarken dinleyeceğiniz müzik gerçekten de dahicedir.   Müzik eğlenceli bir temada ters giden bir şeyler olacağının haberini size önceden verir:)
 
Vermount

Film muhteşem Vermount kırsal görüntüleriyle başlar.  Hitchcock, filmlerinin çoğunda bize mekanı bu şekilde tanıtmayı sever.  Her ne kadar komedi olsa da filmde özel Hitchcock karelerini görmeyeceğim sanmayın.  Mesela Arnie'nin cesedi bulduğu sahnede çekimin cesedin hizasında ayaklarını görebileceğimiz şekilde yansıtılması...Arnie elinde oyuncak silahıyla ormanda gezerken, silah sesleri duyunca yere atar kendini ve sesler durunca kalkıp koşmaya başlar.  O esnada da bulur cesedi.  Filmin tek ürkütücü sahnesi budur.  Her karede cesedi görecek olmanıza rağmen duruma alışır, irkilmezsiniz.  Bu biraz da cesedin düzgün bir şekilde giyinmiş ve yıpranmamış olmasıdır.  Yarası da temizdir, sizi ürkütmez.  Halbuki Hitchcock bütün filmlerinde cesetleri son derece ürkütücü bir şekilde bize yansıtır.  Bu film türünde öyle olmamıştır.  Bu zekice bir ayrıntıdır.

Arnie ve ceset
Film, kara mizah türünde olduğu için komik bulunacak sahneler de absürt oluyor haliyle:) Mesela Bayan Graveley'nin cesedi çok cool karşılaması, gerçekten ölmüş mü diye ayağı ile dürtüklemesi ve sakince "sorun nedir kaptan" diye sorması:)  Ve sonunda Kaptan'ı çaya davet etmesi:)  Bir de ikilinin tek derdi adamın evinden uzakta ölmesi gibi bir algı...Burada Türk'lere de bir gönderme var paylaşmadan da edemeyeceğim:)  Bayan Graveley kaptana bu meseleyi en iyi şekilde halledebileceğini çünkü kariyerinde çok daha kötüleriyle karşılaşmış olabileceğini söyler.  Kaptan da evet der, eli palalı bir Türk ile karşılaşmıştım!   

Modern sanat eğilimli bir sanatçı olan Sam'in de dramı çok ilgi çekicidir.  Parası olmadığından ve veresiyesi arttığından dükkan sahibi Bayan Wiggs'e resimlerini satması ve mağazanın dışında sergilemesi için vermesi çok ilginçtir.  Ama asıl ilginç olan, bir milyoner resimleriyle ilgilendiğinde ise ondan para değil; arkadaşları için hediyeler; kendisi için de çift kişilik bir yatak istemesidir! Gözü tok gerçek bir sanatçıdır kendisi.  Aslında kasabadaki insanların çoğu parasız olarak ihtiyaçlarını değiş-tokuş ile elde eder.  Sadece polis araba satarak para kazanmanın peşindedir ki, Sam onun için sanattan hiç anlamadığını; özellikle de yaşama sanatından anlamadığını söyler. 

Sam ve sergideki resimleri

Diyaloglar yine ince espriler barındırır.  Film Hitchcock'un en sevdiği İngiliz yazarlardan biri olan Jack Trevor Story'nin romanından uyarlanmıştır.  Hitchcock yazarın birçok romanını beyazperdeye yanıtmıştır.  Bunlar arasında: To Catch a Thief (Kelepçeli Aşık), Rear Window (Arka Pencere) ve The Man Who Knew Too Much (Her şeyi Bilen Adam) vardır.  Tüm bu filmlere dair yorumlarımı size ilerleyen haftalarda yazacağım.  Roman aslında İngiltere'de geçse de, orada konusu itibariyle ambargoya uğrar ve çekilmez.  Şöyle ki, Harry'nin aslında Jennifer'ın kocası olduğu ortaya çıkar.  Jennifer, savaş döneminde bir pilottan evlilik dışı hamile kalır.  Pilot şehit olunca, pilotun ağabeyi Harry, çocuk gayrimeşru olmasın diye Jennifer'ı kendisiyle evlenmeye ikna eder.  Bu konu İngiltere'de nedense sakıncalı bulunur. 

Absürt bir şekilde cesedi öğrenen 4 kişi de durumu yadırgamamış gibi davranır ve cesetten irkilmezler.  Jennifer cesedi gördüğünde gülmeye başlar; Sam gördüğünde ise oturup resmini yapar! En çok da Jennifer'ı yadırgamak durumunda olmamıza rağmen, Shirley MacLaine o kadar güzel ve sevimlidir ki, ona kızamayız bir türlü.  Ceset defalarca taşınır, gömülür çıkarılır, hatta eve bile götürülür.  Peki bu insanlar anormal midir? Deli midir?  Film boyunca bekler durursunuz, artık biri de bu durumun anormal olduğunu kavrasın diye ama hayır öyle olmaz.  Aslında hepsi iyi insanlardır da :) İşte bu da zekice bir absürtlük katar filme.  Hitchcock'un amacı da budur zaten.  İnsan takıntısını anlamamak mümkün değildir Hitchcock filmlerinde.  "The Birds (Kuşlar)" filminde de üstüne salar kuşları insanların.  Her filminde bir ceset olur, birini öldürür:) Burada da "bencil" insanların amaçları uğruna gözlerinin kör olmasını ve işlerine odaklanmalarını sempatik bir dilde görüyoruz aslında.  Ünlü film eleştirmeni Lesley Brill'e göre ise, Vermount insanları doğayla o kadar iç içe ve o kadar doğal ve insancıl yaşamaktadır ki, ölüm onlar için son derece normal karşılanacak bir durumdur. 



Film bir günde geçer fakat bir zamansızlık kavramı hakimdir.  Kaptan sürekli saati sorar; Sam de boş olan bileğine sonra da gökyüzüne bakıp cevabı söyler; küçük Arnie sürekli yarına bugün, bugüne yarın der.  Doğayla da bütünleşik bir atmosferle Hitchcock, filmde bir "cennet" ortamı yaratmaya çalışmış olabilir.  Zaten karakterlerin de tepkileri dediğim üzere alışılmış tepkiler değildir.  

Her seferinde dörtlü içinden biri şüpheli duruma düşer, birbirlerini kollamak için de sürekli gömüp, fakat sonra yeniden çıkarırlar cesedi.  Sam ile Jennifer aşık olup evlenmeye karar verince de, kocasının ölü olduğunun ispatlanması gerektiğini hatırlarlar.  Bunun üzerine son kez ceset topraktan çıkarılır ve eve getirilir.  Doktorun muayenesinden sonra da anlaşılır ki aslında zavallı Harry kalp krizinden ölmüştür. Ve film "Artık Harry'nin derdi bitmiştir" yazısıyla kapanışını yapar.



Hitchcock'un diğer filmleri ile de karşınızda olacağım.
Sevgiyle ve doğayla kalın!












 
 

 

 












Kaynaklar

www.imdb.com
www.theguardian.com

http://internationalcinemareview.blogspot.com.tr
       


 

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder